The Theoretical Framework on Language Policies and Language Rights

AuthorSalim ORHAN
Pages331-362
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:8 Sayı:2 Yıl 2017 331
DİL POLİTİKALARI VE DİL HAKLARI ÜZERİNE TEORİK
ÇERÇEVE
THE THEORETICAL FRAMEWORK ON LANGUAGE POLICIES AND
LANGUAGE RIGHTS
Salim ORHAN
Özet
Dil, genel anlamda tarihte ilk kez modern dönemde politikleşmiş ve politik bir araç
olarak kullanılmıştır. Dil politikaları, u lusçuluğun ‘‘ulus’’u ortak bir kimlik çerçevesinde
inşa etme süreciyle ortaya çıkmıştır. Dil politikalarının çerçevesi, genellikle ulus-
devletlerin ‘‘ulusal kimlik’’ politikaları tarafından şekillendirilmiştir. Bu bağlamda, ulus-
devletlerin en çok başvurduğu dil politikası, dilsel homojenleştirmeyi hedefleyen ve
asimilasyonist bir niteliğe sahip olan tek dillilik politikası olmuştur. Bu dil politikası,
devletin seçmiş olduğu dilin dışındaki dillerin tedricen kamusal hayattan çıkarılmasına ve
bazı dillerin yok olmasına neden olmuştur. Asimilasyonist dil politikaları ile dil hakları
arasında doğal bir ‘‘çatışma’’ bulunmaktadır. Dil hakları, a similasyoncu politikaların ‘‘asli
haksızlıklarına’’ karşı, bir hak talebi ve var olma ‘‘mücadelesi’’ olarak ortaya çıkmıştır.
Dil hakları, asimilasyon politikalarını kısmen aşındırmış ve çok dillilik politikalarını
meydana getirmiştir. Diğer bazı haklarla da ilintili olan dil haklarının boyut ve
niteliklerinin belirlenmesi, kısmen dile yüklenen anlam ve işlev ile ilgili bir durum
olmuştur. Ontolojik olarak in sanın en temel unsurlarından birini oluşturan dilin, temel
olarak iletişimsel ve kimliksel iki işlevi bulunmaktadır. Bu fonksiyonlar çerçevesinde
tanınacak dil haklarının dayanakları, mahiyet ve özellikleri ile ilgili çeşitli tartışmalar
yapılmaktadır. Bu makale, dil politikaları ve dil haklarının mahiyetine yönelik teorik bir
inceleme yapmayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Ulusçuluk, dil politikaları, dil hakları.
Abstract
Language has been typically politicized and used as a political tool in the modern
period for the first time in th e history. Language policies h ave arisen through nationalism
period which has built ‘‘nation’’ within a common id entity. The framework of language
policies has been u sually formed by the politics of ‘‘nation al identity’’ of nation-states. In
this context, nation-states have implented monolingualism policy which aims a linguistic
homogenization and has an assimilationist characteristic. This la nguage policy has led to
Bu makale, esas olarak 29.06.2012 tarihinde savunulmuş ‘‘Dil Politikaları, Dil Hakları ve
Türkiye’de Uygulamaları’’ adlı Yüksek Lisans Tezinden türetilmiştir.
 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Araştırma
Görevlisi (35. Madde), (salimhukuk@hotmail.com)
DOI: 10.21492/inuhfd.351711
Salim ORHAN
332 Inonu University Law Review InULR Vol:8 No:2 Year:2017
the removal of so me languages from the public life and some of these not cho sen by state
languages are subjected to disappear. There is a n atural ‘‘conflict’’ between assimilationist
language policies and language rights. Language rights have emerged as a struggle for
existence and a demand for right against ‘‘fundamental injustices’’ of assimilationist
policies. Language rights struggle have relatively eroded assimilation policies and created
multilingualism policies. The determination of dimensions and qualifications of language
rights, which are also related to some other rights, have been partly relevant the ascribed
meaning and function of language. Language, ontologically a major element of human, has
basically two main functions as communicative and identity. There are various discussions
on the basis, n ature and characteristics of language rights recognized within these
functions. This article aims to perform a theoretical analysis of the nature of language
policies and language rights.
Keywords: Nationalism, language policies, language rights.
Giriş
Ulus devletin bir unsuru olan ‘‘ulus’’, kapitalist yayıncılık, reform
hareketleri ve Avrupa monarşilerinin merkezileşme çalışmaları gibi
etkenlerin ortaya çıkarmış olduğu ulusçuluk tarafından kurgusal bir
şekilde inşa edilmiştir. Ulusun varlığı için vazgeçilmez olarak görülen
‘‘ulusal diller’’ de, uluslar gibi hemen hemen yarı yapay kurgular ile icat
edilmiş varlıklardır. Ulusçuluk, ulus inşa etme sürecinde, etnik ve
sivil/politik ulusçuluk şeklinde farklı formlar almış olsa da, ulusçuluğun
her şeklinde ortak bir kimlik oluşturmak ve devam ettirmek için dilin
yönetilmesi gerektiği fikri mevcut olmuştur. Dil, ilk kez bu dönemde
politik bir araç olarak kullanılmıştır. Dilin üzerinden yapılmaya çalışılan
homojenleştirme çabaları ile toplumun tek tipleştirilmesi hedeflenmiştir.
Tek ve ortak/ulusal bir dil, sosyal, bölgesel ve kurumsal olarak farklı
kültürel tabakalara ayrılmış insanları birleştirmek amacıyla inşa edilen
ulusun ve ulusal kimliğin oluşturulmasında en etkili yöntemlerden biri
olarak görülmüştür. Ayrıca merkezileşen modern ulus devlet toplumun
bütününü ortak bir program çerçevesinde organize edebilmek için de
standart ortak bir dile ihtiyaç duymuştur.
Dil politikaları, ulusçuluk çağının, modern ulus devletlerin ortak dil
ve ulusal kimlik için dilin kimliksel ve iletişimsel işlevlerini kullanmaları
sonucu ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda bir ülkedeki dil politikaları, o
ülkedeki ulusçuluk serüveniyle doğrudan ilintilidir. Bir siyasal birim
içinde konuşulan dillerin statü ve(ya) maddi yapısına yönelik müdahaleler
olarak dil politikaları çok çeşitlilik arz etmekle birlikte, ulus devletlerin en
çok baş vurduğu dil politikaları ise bir dili toplumsal hayatın her alanına
hakim kılma politikasıdır. Devletlerin ulusal kimlik politikalarının ortaya
Dil Politikaları ve Dil Hakları Üzerine Teorik Çerçeve
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:8 Sayı:2 Yıl 2017 333
çıkarmış olduğu dil politikaları, bazı dillerin tedrici olarak kamusal
hayattan çıkarılmasını ve yasaklanmasını beraberinde getirmiştir. Bu
durum, varoluşsal bir hak olan bazı dil haklarının ihlal edilmesine ve hatta
bunun sonucunda, ‘‘kültürel bir soykırım’’ olarak iddia edilen, bazı
dillerin ölümüne neden olmuştur. Dil politikaları, dil haklarının içerik ve
uygulamasının çerçeve ve şeklini belirlemektedir. Dil politikaları ile dil
hakları arasındaki karşılıklı –aynı zamanda tarihsel olarak ‘‘gerilimli’’–
etkileşim, bu iki kavramın birlikte ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
Dil hakları, daha geniş bir anlam taşımakla birlikte temelde
‘‘anadili’’nin tüm özel ve kamusal alanlarda serbestçe kullanım ve seçimi
ile ilgilidir. Bu bağlamda dil hakları, pratikte devletlerin dil politikalarına
karşı birey ve grupların kendi kimlikleriyle var olmalarını sağlamaktadır.
Dil haklarının aynı zamanda diğer birçok hakla ilintili olması da dil
haklarını önemli kılan diğer bir nedendir. Ayrıca dil haklarına dayanarak
geliştirilecek bir dil politikasının tehlike altında bulunan birçok dilin
ölümüne engel olacağı ve benzer şekilde etnik çatışmaların da bir kısmını
ortadan kaldıracağı ileri sürülmektedir. Bu bağlamda dil politikaların
çerçevesinin devletlerin ulusal kimlik politikalarından ziyade dil hakları
veya dilsel insan hakları tarafından şekillenmesi istenmektedir.
Bugünün dünyasında neredeyse bütün ulus-devletler, birden fazla
dili bünyelerinde barındırmaktadır. Dolayısıyla dil farklılıkları önemli bir
sorun olarak siyasal otoritenin gündeminde bulunmaktadır. Çeşitli
işlevlerini dil vasıtasıyla yerine getiren modern devlet, bir dil politikasını
belirlemek zorundadır. Bu çalışma, birçok zeminde birbiriyle karşılıklı
etkileşim içerisinde bulunan dil politikaları ve dil haklarının mahiyetini
incelemekte ve dil haklarının niteliğini tespit etmeye çalışmaktadır.
Öncelikle bir toplumsal inşa aracı olarak dil politikalarının ortaya çıkış
nedenleri ve gelişimi, dil politikalarının kapsam ve etkileri araştırılacaktır.
Daha sonra dil hakları meselesi tartışılacak; dil haklarının mahiyeti, diğer
haklarla ilişkisi, temel dayanakları ve dil hakları için alternatif hak
kategorileri incelenecektir. Dil politikaları ile dil hakları kavramları geniş
içerikli olmakla birlikte, aralarındaki ilişki bunları zorunlu olarak birlikte
incelemeyi gerektirmektedir. Örnek olay incelemesine girmeksizin teorik
düzlemde konunun incelenmesi, bu konuda genel bir perspektif sunmayı
amaçlamaktadır.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT