The relationship between actio pauliana and the actions dedicated to the protection of creditors of heirs

AuthorYrd. Doç. Dr. Idil TUNCER KAZANCI, Yrd. Doç. Dr. Bahar ÖCAL APAYDIN
Pages776-807
Yrd. Doç. Dr. İdil TUNCER KAZANCI – Yrd. Doç. Dr. Bahar ÖCAL APAYDIN
776 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015
THE RELATIONSHIP BETWEEN ACTIO PAULIANA AND THE
ACTIONS DEDICATED TO THE PROTECTION OF CREDITORS
OF HEIRS
ABSTRACT
In order to provide protection for creditors of heirs, two important
actions are regulated by the Turkish Civil Code. The first is to provide an
opportunity for the creditors of the heir or the bankruptcy administration
to bring the action of reduction in such cases that the heir, who has a
reserved portion of inheritance, has abstained from bringing the action of
reduction on his/her behalf. The second is to grant an action for the
annulment of renunciation of inheritance to the creditors of the heir who
has refused the inheritance and the bankruptcy administration in event of
his/her bankruptcy. In both cases the heir has voluntarily deprived
himself/herself of a value which is supposed to add to his/her own assets.
Also the heir who renounces gratuitously of his/her inheritance voluntarily
waives the right to his/her expectant and potential inheritance. However,
there is no action in the Civil Code dedicated to the protection of creditors
of the heir who renounces gratuitously of his/her inheritance. The
objective of the actio Paulina, which is regulated in the Code of
Execution and Bankruptcy, generally is to protect creditors from the
fraudulent conduct of debtors. The aim of this article is firstly to compare
the actio Paulina with the actions dedicated to the protection of creditors
of heirs in the Civil Code. Thereafter it will explore the possibility of
bringing the a ctio Pa ulina by creditors of the heir who has renounced the
inheritance gratuitously.
Keywords: Creditors of heirs, administration of bankruptcy, action
for reduction, action for the annulment of renunciation of inheritance,
actio paulia na
I. Giriş
Medeni Kanunumuzda benimsenen temel ilke, mirasın açılması ile
birlikte yasal ve atanmış mirasçıların kendiliğinden ve bir kül halinde
mirası kazanmalarıdır. Bu ilkenin bir sonucu olarak, mirasbırakanın
Mirasçıların Alacaklılarını Koruyan Davalar ile Tasarrufun İptali Davası İlişkisi
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015 777
ölümü ile mirasbırakanın malvarlığını oluşturan haklar ve borçların tümü
başkaca bir işleme gerek olmaksızın (ipso iur e) yasal ve atanmış
mirasçılara geçer. Dolayısıyla onların malvarlığına dâhil olur. Ancak bu
kural mutlak değildir. Örneğin; mirasçı, henüz mirasbırakan hayatta iken
muhtemel ve müstakbel miras hakkının tamamından hiçbir karşılık
almadan feragat edebilir ya da mirasbırakanın ölümünden sonra mirası
reddedebilir. Her iki halde de mirasçının olumlu bir davranışının sonucu
olarak, mirasbırakanın malvarlığını oluşturan değerler, mirasçının
malvarlığına eklenmez. Diğer yandan saklı paylı bir mirasçı, saklı payını
ihlal eden tasarruflar aleyhine tenkis davası açmayarak, söz konusu
tasarrufların oluşturduğu değerlerin kendi malvarlığına katılmasına engel
olabilir. Burada da mirasçı, olumsuz davranışı ile malvarlığındaki artışı
engellemiş olmaktadır. Verilen örneklerde, mirasçı alacaklılarına zarar
vermek amacıyla hareket etmişse, hakkaniyete aykırı bir durum ortaya
çıkar. Bu aykırılığı gidermek adına Medeni Kanunumuz, mirasçıların
alacaklılarına ve iflas idaresine iki önemli dava olanağı getirmiştir.
Bunlardan ilki, TMK m. 562’de düzenlenen tenkis davası açmamış olan
saklı paylı mirasçının alacaklıları veya iflas idaresinin tenkis davası açma
imkânıdır. Diğeri ise TMK m. 617’de hükme bağlanan mirası reddeden
mirasçının alacaklıları ya da iflas idaresinin reddin iptali davası açma
olanağıdır. Ancak yasada bir karşılık almadan miras hakkının
tamamından feragat etmiş olan mirasçının alacaklılarını korumak
amacıyla getirilmiş açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
İİK m. 278 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali
davası da alacaklıya, hakkında aciz vesikası düzenlenen borçlusunun hileli
davranışlarına karşı koruma sağlar. Hem küllî hem de cüz’î icra
takiplerinde uygulama alanı bulabilen tasarrufun iptali davası, borçlunun
malvarlığını alacaklıları lehine koruyucu bir fonksiyon gösterir.
Tasarrufun iptali davası borçlunun malvarlığını azaltan veya alacaklının
cebri icra imkânını kısıtlayan işlemlerin maddi hukuk bakımından
hükümsüzlüğü ile sonuçlanmaz; bu dava neticesinde işlem ile malvarlığını
edinen üçüncü kişiye cebri icraya katlanma yükümlülüğü getirilmektedir.
Farklı bir ifade ile tasarrufun iptali davası neticesinde, alacaklı, sanki o
Yrd. Doç. Dr. İdil TUNCER KAZANCI – Yrd. Doç. Dr. Bahar ÖCAL APAYDIN
778 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015
malvarlığı değeri borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış gibi cebri icra
işlemine devam etme imkânı kazanır.
Hem tasarrufun iptali davası hem de saklı paylı mirasçının
alacaklılarının veya iflas idaresinin açabileceği tenkis davası ve mirası
reddetmiş mirasçının alacaklılarının ya da iflas idaresinin açabileceği
reddin iptal davası, mirasçı ile mirasbırakanın ilişkisine göre üçüncü kişi
durumunda olan alacaklıları koruma fonksiyonu taşır.
O nedenle çalışmamız mirasçının kendi iradesi ile miras hakkından
mahrum olduğu ya da dava açmaktan kaçındığı haller ile sınırlandırılarak,
öncelikle tenkis davası açmamış olan saklı paylı mirasçının alacaklıları
veya iflas idaresinin tenkis davası açma imkânı (TMK m. 562) ile mirası
reddeden mirasçının alacaklıları ya da iflas idaresinin reddin iptali davası
açma olanağı, İcra İflas Kanunumuz kapsamında öngörülen tasarrufun
iptali davası ile karşılaştırılmalı olarak incelenecektir. Ardından ivazsız
mirastan feragat sözleşmesi yapmış mirasçının alacaklılarının durumu ele
alınacaktır.
II. TMK m. 562 Kapsamında Alacaklılar ve İflas İdaresinin
Tenkis Davası Açma Hakkı ve Tasarrufun İptali Davası ile
Karşılaştırılması
A. TMK m. 562 Kapsamında Alacaklılar ve İflas İdaresi
Yönünden Tenkis Davası Açma Hakkı
1. Davanın Genel Özellikleri
Tenkis davası, kural olarak, saklı paylı mirasçıların mirasbırakanın
tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu oranda etkisizleştirilmesini
talep ettikleri yenilik doğuran bir davadır
1
. Saklı payı ihlal edildiği halde
1
Kocayusufpaşaoğlu, Necip: Miras Hukuku, İstanbul 1978, s. 411; 21. Oğuzman,
Kemal: Miras Hukuku, İstanbul 1995, s. 246; Steinauer, Paul –Henri: Le Droit des
Successions, Bern 2006, s. 381; İmre, Zahit/Erman, Hasan: Miras Hukuku, İstanbul
2013, s. 261;Dural, Mustafa/Öz,Turgut: Türk Özel Hukuku, C. IV: Miras Hukuku,
İstanbul 2013, s. 276; Hatemi, Hüseyin: Miras Hukuku, İstanbul 2014, s. 47; Serozan,
Rona/Engin, Baki İlkay: Miras Hukuku, Ankara 2014, s. 258;İnan, Ali Naim/ Ertaş,
Şeref/ Albaş, Hakan: Türk Medeni Hukuku: Miras Hukuku, İzmir 2012, s. 377; Öztan,
Bilge: Miras Hukuku, Ankara 2012, s. 110; Kılıçoğlu, M. Ahmet: Miras Hukuku,
Ankara 2012, s. 229; Antalya, Gökhan: Miras Hukuku, İstanbul 2009, s. 305.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT