The Regime for Protecting Cultural Property during Armed Conflicts: An Analysis of the Historical Development/Silahli Catismalar Sirasinda Kulturel Mallarin Korunmasi Rejimi: Tarihsel Gelisimin Analizi.

AuthorCokisler, Elvan
PositionReport

Giris

Kulturel mal tanimi, savaslar sirasinda gozlemlenen buyuk zararlar sonrasinda, ilk kez 1954 yilinda yapilmistir. (1) 1954 tarihli "Lahey Silahli Catisma Halinde Kultur Mallarinin Korunmasi Sozlesmesi"nde kulturel mal "kaynak ve sahiplerine bakilmaksizin insanligin ortak kultur mirasi icin onemli tasinir ve tasinmaz mallarin tumu" seklinde tanimlanmistir. Bunlar sozlesmede; (i) dini veya laik, tarihi veya sanatsal olmak uzere anitlar; (ii) arkeolojik alanlar; (iii) yapi topluluklari; (iv) sanat eserleri; (v) el yazmalari, kitaplar ve diger sanatsal, tarihi veya arkeolojik objeler; (vi) bilimsel koleksiyonlar ve kitap, roproduksiyon, arsiv ve koleksiyonlari, olmak uzere alti kategori ve bunlari koruma ve teshir amacli bina, siginak ve anit merkezler olarak belirlenmistir. (2) 1954 tarihli bu ilk tanimdan sonra, ozellikle UNESCO onderliginde hazirlanan diger uluslararasi metinlerde, koruma altina aldigi alanlar ayni kalmakla birlikte, kulturel mal tanimi yerine kulturel miras da kullanilmaya baslanmistir. (3) Kulturel mirasi olusturan kulturel mallarin tarih boyunca maruz kaldigi en buyuk tehlike savaslar olmustur.

Uluslararasi Iliskiler literaturunde rejim, "aktorlerin beklentileri nedeniyle bir araya geldikleri belirli bir alandaki ilkeler, normlar, kurallar ve karar alma surecleri" seklinde tanimlanmaktadir. (4) Arastirma, kulturel mallarin korunmasi rejimini, rejimin felsefi altyapisinin nasil gelistigini ve kurallarinin neler oldugunu incelemektedir. Bu amacla tarihsel gelisim uc donemde ele alinmistir. Ilk baslikta, antik donemlerden 18. yuzyila kadarki surec, rejiminin felsefi alt yapisini olusturan dusunurlerin gorusleri acisindan ele alinmis, ikinci baslikta, 19. yuzyila ait ilk yazili belgeler, bu belgelerin hazirlanmasina neden olan olaylarla birlikte degerlendirilmis ve teamulun ortaya cikisi aciklanmistir. Ucuncu baslikta ise 20. yuzyil metinleri normlar ve kurallar acisindan ele alinarak rejimin kodifikasyonu incelenmistir. Tarihsel gelisim, koruma fikrinin her donemin kendi ruhuna uygun bicimde ele alindigini, koruma cabalarinin buyuk savaslardan sonra hiz kazandigini ancak kulturel mallarin zarar gormeye devam ettigini ortaya koymustur. Bu durum rejimin basarisinin sorgulanmaya baslanmasina sebep olmustur. Rejimin basarili ya da basarisiz, yeterli ya da yetersiz oldugunun ortaya konabilmesi, oncelikle, rejimin ne oldugunun ve nasil gelistiginin bilinmesi ile mumkundur. Bu arastirmanin amaci, rejimin gelisimini tarihsel perspektifle incelemektir.

Kulturel Mallarin Korunmasi Doktrininin Gelisimi: Baslangicindan 18. Yuzyila Kadar

Kulturel mallarin savaslar sirasinda nasil korunmasi gerektigi konusundaki en erken cabalar, filozoflarin ve din insanlarinin, savaslarda tapinaklar basta olmak uzere her turlu kutsal alana ait kulturel mallarin intikam duygulariyla tahrip edilmemesi cagrilari seklindedir. (5) Ornegin antik donemde, tapinaklar savaslar sirasinda dokunulmaz kabul edilmis, siginanlar da siginmaci olarak gorulmuslerdir. (6) Ancak, farkli tanrilara inanan toplumlari karsi karsiya getiren savaslarda tanri gazabindan kacinma esasli koruma anlayisi gecerligini koruyamamis, Perslerin ve Galatlarin Yunan tapinaklarini korkusuzca yagmalamalarini engelleyememistir. Bu ornek, Ronesans'a kadar devam edecek olan ilahi cezalandirilma korkusundan beslenen koruma fikrinin, sadece ayni kutsal degerleri paylasan toplumlar icin gecerli oldugunu gostermektedir.

Kulturel mallara verilen zararin askeri acidan sakincalari M.O. 6. yuzyilda Sun Tzu (7) ve 19. yuzyilda von Clausewitz (8) tarafindan degerlendirilmistir. Aralarinda yaklasik 2500 yil olan iki stratejist, isgal edilen halkin kontrolunu zorlastiracagi ve ileride girisebilecekleri intikam savaslarini mesrulastiracagi gerekcesiyle, maglup edilmis dusmanin kulturel mallarina zarar verilmesine karsi cikmislardir. (9)

Roma Imparatorlugu donemine gelindiginde, fazileti her seyden ustun tutan Romali dusunurler, kentlerin yagmalanmasini ahlaki acidan degerlendirmislerdir. Polybius'a (M.O.202-120) gore " [b] ir sehir guzelligini baska yerlerden getirilen ziynetlere degil, kendi halkinin faziletlerine borcludur." (10) Cicero'ya (M.O.106-43) gore ise, herhangi bir askeri fayda saglamayacaksa kutsal alanlar yok edilmemelidir. (11) Cicero'nun bu gorusu, ileride askeri gereklilik muafiyeti olarak karsimiza siklikla cikacaktir. Hiristiyanlik doneminde konu yine zamanin ruhuna uygun sekilde, gunah acisindan ele alinmistir. Saint Augustin'e (M.S.354-430) gore, ganimet almak icin yagma ve talan gunahtir. (12)

Orneklerden anlasilacagi uzere, Orta Cag'a kadar dini yapilar ve eserlerin korunmasi uzerinde durulmustur. Reform ve Ronesans'la birlikte gelisen humanizm, insan elinden cikmis her turlu sanat eserinin degerli oldugu dusuncesini yayginlastirmistir. 16. yuzyildan itibaren, uluslararasi hukuk yazarlarinin eserlerinde, savaslar sirasinda kulturel mallarin korunmasi gerektigine dair uyarilar artmaya; boylece doktrin de olusmaya baslamistir. (13) Alberico Gentili (1552- 1608) savas sirasinda ozel mulklerin yani sira, kulturel mallarin da ozellikle korunmasi gerektigini belirtmis, (14) Jacob Przyluski (1512-1554) savasan her tarafin, dini bir dogasi olmasa bile her turlu sanat eserine saygi gostermesi gerektigini savunmustur. (15) Diger taraftan, Hugo Grotius (1583-1645) Savas ve Baris Hukuku adli eserinde "uluslarin hukuku kutsal seyleri, Tanriya ya da tanrilara adanmis seyleri haric tutmaz.... Kamusal bir savasta herkes limit ya da kisitlama olmadan, dusmandan aldigi seyin sahibi haline gelir." diyerek yagmayi mesru goren eski goruslerin savunucusu olmustur. (16) Devletlerin uygulamalari ise bu eski anlayisin tersi yonde ilerlemis, 1648 Vestfalya Kongresi'nden baslayarak, devletler yagma ve talani kinamis, yagmalanan mallarin savas sonrasinda asil sahiplerine geri verilmesi karari alinmistir. (17)

18. yuzyil dusunurlerinden Emer de Vattel (1714-1767) "insan irkina onur veren ve dusmanin gucune bir sey katmayan, dikkate deger guzellikteki bazi bina, alan ve objeler [zarardan] esirgenmelidir." diyerek bir taraftan kulturel mal taniminin kapsamini genisletmis, diger taraftan askeri gereklilik kavraminin onemini dile getiren ilk dusunurlerden biri olmustur. (18) Jean-Jacques Rousseau'ya (1712-1778) gore, "savas insanlar arasinda degil, devletler arasindadir." (19) Bu yuzden, dogrudan askeri amaclarla kullanilmayan ibadet alanlari, egitim kurumlari, kutuphaneler, sanat ve bilim koleksiyonlari gibi insanlik icin onemli bazi kulturel mallari, ozel mulkiyetlerde oldugu gibi, zarardan korunmalidir. (20) Rousseau'nun ozel mulkiyet kavramini gelistirmesi sayesinde, savaslar sirasinda ozel mulkiyet-kamu mulkiyeti ayrimi yapilmaya baslanacak ve boylece kulturel mallarin ozel mulk olarak kabul edilmesi yayginlasacak, diger ozel mulkler gibi, dokunulmaz ve zarar verilemez olduklari daha yaygin bir sekilde savunulacaktir. (21)

18. yuzyilda milliyetciligin ve ulus devletlerin yukselisi ile birlikte, kulturel mallara atfedilen onem de artmis, sivil mimariye ait anit ve binalar, ulusal degerleri ve ulusal gecmisi sembolize ettikleri icin korunmasi gereken degerler arasina girmistir. (22) Kulturel mallar, bu ozelligi sayesinde, ozellikle emperyalist hayaller kuran basta Fransa olmak uzere buyuk devletlerin de ilgisini cekmeye baslamistir. Fransiz Devrimi ile siyasi ve entelektuel bir cag atlandigina ve boylece Fransiz kulturunun insan irkinin entelektuel lideri olmasi gerektigine inanan Napolyon, Fransa'yi dunyanin sanat ve kultur merkezi yapmak icin actigi muzeye envanter olusturmak amaciyla, seferlerinde ganimet toplamaya, imzalattigi baris antlasmalarinda sanat eserlerini tazminat olarak almaya baslamistir. (23)

18. yuzyilda, ozellikle, Napolyon'un Misir'da ve Ingiliz birliklerinin Kanada ve Amerika'da tarihi eserlere zarar vermeleri tepki cekmeye baslamis, bu tepkiler sayesinde 1815 Viyana Kongresi'nde, tarihi ve sanatsal eserler konusu da gorusulmustur. Konferans sonunda yagmalanan eserlerin sahiplerine iadesi konusu baris antlasmasinin maddelerinden biri olarak duzenlenmistir. (24) Bu maddeye gore, "sanat eserlerinin bulunduklari yerden alinmasi adaletin butun ilkelerine ve modern savas usullerine aykiridir." (25) Bu donemde kulturel mallarin korunmasinin yeni gelismekte olan insancil hukuka uygun bicimde adalet ekseninde ele alindigi gorulmektedir.

Buraya kadar, milat oncesi donemlerden 19. yuzyila kadar kulturel mallara karsi daha kuvvetli bir hassasiyet saglanabilmesine imkan veren gelismeler ozetlenmistir. Goruldugu uzere, kulturel mallar her donemin ic dinamiklerine uygun bicimde onemli bir deger olarak addedilmis ve korunmasi bu dinamiklerle iliskilendirilmistir. Boylece, kulturel mallarin korunmasi gerekligi yonundeki doktrin yayginlasmis ve 19. yuzyil cabalarinin onunu acmistir.

19. Yuzyil Duzenlemeleri: Teamulun Olusumu

19. yuzyila gelindiginde, "sanatin ve bilimin, savasma hakkinin bir istisnasini olusturdugu ve koruma ve gozetmeye deger oldugu fikri, butun medeni uluslar tarafindan" en azindan felsefi olarak kabul edilmeye baslanmistir. (26) Bu nedenle 19. yuzyil, ilk ulusal ve uluslararasi duzenlemelerin hayata gecirilmeye calisildigi donemdir. Bu donemde atilan onemli adimlar; 1863 Lieber Kanunu, 1868 Saint Petersburg ve 1874 Bruksel Deklarasyonlari'dir.

1863 Lieber Kanunu

Konu hakkindaki ilk hukuki ulusal belge, Profesor Francis Lieber tarafindan ABD'de hazirlanan ve kisaca Lieber Kanunu olarak bilinen "Sahadaki Birlesik Devletler Ordusu Icin Talimatlar"dir. 24 Nisan 1863'te hazirlanan ve Ic Savas sirasinda Birlik askerlerinin nasil hareket etmesi gerektigini belirten bir rehber olan bu talimatnamede, (27) kulturel mallarin musaderesi yasaklanmis ve mustahkem mevkilerde yer alsalar bile kulturel amaclarla kullanilan binalarin tum olasi zararlardan korunmasi gerekliligi duzenlenmistir (Md.35). (28) Ayrica, sadece sicak catismanin devam ettigi surecte degil, isgal ve ateskes durumlarinda da kulturel mallarin korunmasi duzenlenmistir; mustahkem mevkide...

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT