The Necessity Of The Re-Evaluation Of Mahr In Terms Of The Turkish Positive Law

AuthorAyse Nur KILINÇ - Ahmet KILINÇ
Pages103-118
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi İnÜHFD 10(1): 103-118 (2019)
Mehrin Türk Pozitif Hukuku Açısından Yeniden Değerlendirilmesi Gerekliliği 103
MEHRİN TÜRK POZİTİF HUKUKU AÇISINDAN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKLİLİĞİ
THE NECESSITY OF THE RE-EVALUATION OF MAHR IN TERMS OF THE TURKISH POSTIVE LAW
Makale Bilgi
Gönderilme:
14/12/2018 Kabul:
22/04/2019
Özet
Mehir İslam-Osmanlı hukuku menşeili bir kavramdır. Bu nedenle mehrin konusu, alt ve üst limiti, mehr-i
müeccel ve mehr-i muaccel, mehr-i misil ve mehr-i müsamma gibi ayırımlar, İslam aile hukukunun
kendisine has sistemi içerisinde anlam kazanmaktadır. Türk pozitif hukuk doktrininde mehrin hukukî niteliği
bağışlama s özü verme ve boşanmanın feri sonuçlarından tazminat üzerine anlaşma olarak
nitelendirilmiştir. Yargıtay ise 1959 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı ile mehri, bağışlama vaadi olarak
kabul etmektedir. Mehrin bu şekilde çözümlenmesi, bir yandan eşler arasında boşanma sonrası uyuşmazlık
sayısını artırmakta diğer taraftan Türk Medeni Kanununda eşler arasında eşitlik esasına dayanan adalet
anlayışına zarar vermektedir. Öte taraftan, bu çözüm tarzı, müessesenin menşei olan İslam hukuku ile de
uyuşmamaktadır. Yargıtay’ın mehir adı altında nihayete erdirdiği ihtilaf konuları İslam hukukuna göre
mehir olmayabilmektedir. Kanaatimizce her hukuk sisteminde aile hukuku eşler arasında adaleti tesis edici
araçlarıyla bir bütündür. Bu nedenle mehrin toplumsal kabu göz önünde bulundurulmalı; ancak müessese
pozitif hukukta uyuşmazlık konusu olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun için bizce, en ideal çözüm, müesseseyi
TMKnın aile cüzdanı ve dinî tören kenar başlıklı 143. maddesine eklenecek bir fıkra ile eksik borç
haline getirmektir. Böyle bir düzenleme, Türk aile hukukunda eşler arasında eşitlik esasında kurulan adil
dengeye zarar vermez; karı koca arasındaki uyuşmazlık sayısını azaltır ve uygulamaları mehr-i muaccele
yönlendirerek İslam hukukuna aykırılık teşkil etmez.
Anahtar Kelimeler
Mehir
Anlaşmaları,
Bağışlama Sözü
Verme,
Boşanmanın Feri
Sonuçlarına İlişkin
Anlaşma,
Mehr-İ Müeccel,
Mehr-İ Muaccel,
Eksik Borç.
Article Info
Received:
14/12/2018
Accepted:
22/04/2019
Abstract
Mahr,which is derived from Islamic Law, is a legal instrument for the benefit of the female spouses in
Islamic family law. Therefore the subject, the upper and lower limits of the Mahr, kinds of Mahr (such as
mehr-i müeccel and mehr-i muaccel, mehr-i misil and mehr-i müsamma) have a specific significance in its
original system. According to the doctrine of Turkish positive law, the legal nature of the Mahr has been
determined as a promise to make a gift (donation) or a compensation derived from divorce. The General
Assembly on the Unification on the Judgements of the Court of Cassation used a simple contract approach to
resolve a dispute over Mahr and accepted the claims to mahr in 1959. As a result of this approach, the
number of post-divorce disputes has increased and the fair balance based on equality between the spouses in
Turkish civil law has disturbed. Also, the solutions achieved by this approach do not correspond with Mahrs
original meaning in Islamic law. Some disputes which the court of Cassation identifed as a Mahr, can not be
described as a Mahr in accordance with Islamic law. It is thought that in every legal system, family law
constitutes an entity with its own legal instruments which ensure justice between the spouses. Therefore,
Mahr should not be a matter of dispute in Turkish positive legal system. In our opinion, the ideal solution for
this is to regulate Mahr as a natural obligation in Turkish Civil Law. This kind of provision will neither give
harm to the fair balance betweeen the spouses nor increase the number of post divorce disputes. On the other
hand it will lead spouses to mehr-i muaccel which is not contrary to Islamic law.
Keywords
Mahr Agreements,
Promise To Make
A Gift (Donation),
Contract About
Compensation
Derived From
Divorce,
Mehr-İ Müeccel,
Mehr-İ Muaccel,
Natural
Obligation.
DOI: 10.21492/inuhfd.497061
Ayşe Nur KILINÇ
Arş. Gör. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk ABD (aysenurilgin@gmail.com). ORCID: 0000-0001-8190-6557.
Ahmet KILINÇ
Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk Tarihi ABD (akilinc@ybu.edu.tr). ORCID: 0000-0002-8977-9588.
Inonu University Law Review InULR 10(1): 103-118 (2019)
Ayşe Nur KILINÇ/ Ahmet KILINÇ 104
I. GİRİŞ
Mehrin toplumsal değerinin olduğu, saha araştırmaları ile ortaya konmaktadır
1
. Literatür de mehrin toplumda
yaşayan bir olgu olduğunu kabul etmektedir
2
. Bunun yanında güncel yargı kararlarında eşler arasında mehir
senedinden kaynaklı alacak taleplerine rastlanılması mehrin hukukun gündemini oluşturduğunu göstermektedir.
Mehrin, pozitif hukuk bakımından tahlili hem doktrin hem de Yargıtay tarafından yapılmıştır. Doktrin, mehrin
hukukî niteliği konusunda farklı söylemlere sahipken; uygulama Yargıtay’ın 1959 yılında vermiş olduğu içtihadı
birleştirme kararına dayanarak uyuşmazlıkları çözmektedir. İşbu karar ise, 1926 yılında yürürlüğe girmiş Türk
Kanunu Medenisi ve bu kanunun oluşturduğu aile hukuku sistemi yürürlükteyken ve evliliklerin bir kısmının Osmanlı
Hukukuna göre yapıldığı dönemde alınmıştır.
Günümüzde bir yandan aile hukuku sistemine yeni bir bakışısı getiren 2002 tarihli Türk Medeni Kanunu
yürürlüktedir öte taraftan müftülüklere de nikâh kıyma yetkisini veren yasal düzenleme hayata geçmiştir. İslam-
Osmanlı aile hukukunun terk edilişinin üzerinden doksanı, anılan kararın üzerinden ise elliyi aşkın yıl geçmiştir.
Ancak aradan bunca zaman geçmesine rağmen hem doktrinin ileri sürdüğü görüşler hem de Yargıtay’ın mehre ilişkin
yaklaşımı eleştirilegelmiştir.
İşbu çalışmayla mehre ilişkin ihtilafların çözümündeki mevcut yaklaşımların hem pozitif hukuk ısından hem
de müessesenin menşei olan İslam-Osmanlı hukuku açısından ne gibi sorunlara sebebiyet verdiği tespit edilmektedir.
Çalışma aynı zamanda tespit ettiği sorunların nasıl giderilebileceği hususunda bir öneri teşebbüsünde de
bulunmaktadır.
Çalışmamız, İslam-Osmanlı hukukuna göre mehrin tasviri ile başlamakta; böylece müessesenin tarihi ve teorik
temeli oluşturulmaktadır. Ardından pozitif hukukta hem doktrinin hem de yargının mehirle ilgili yaklaşımı tespit
edilmekte; bu sayede bu çözümlerin ne gibi sonuçlar doğurduğu ortaya konulmaktatır. Akabinde bu sonuçların hem
Türk pozitif hukuku açısından hem de İslam hukuku açısından ne gibi sorunlar çıkardığı izah edilmektedir. Çalışma
olması gereken hukuk açısından bu sorunları nihayete erdireceğini sandığı teklifi değerlendirme ile son bulmaktadır.
II. İSLAM-OSMANLI HUKUKUNDA MEHİR
Günümüzde mehrin toplum nazarında kabul edilmesi kanaatimizce iki nedenle izah edilebilir. Bunlardan ilki ve
öncelikli olanı, toplumumuzun büyük bir kısmının Müslüman olmasıdır. Çünkü mehir, İslam hukukunda ayrıntılı bir
şekilde düzenlenmiş hukukî bir müessesedir. İkinci etken ise, bu müessesenin toplumda bir gelenek haline dönüşş
olmasıdır
3
. Mehrin gelenek haline gelmesi ise bu müessesenin hem sosyolojik hem de tarihi alt yapısından
kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bu başlık altında mehir müessesesi, İslam hukuku teorisi ve Osmanlı hukuk pratiği
çerçevesinde izah edilmeye çalışılmaktadır.
Mehir, İslam hukukunun tüm mezhepleri tarafından kabul edilmiş bir aile hukuku müessesesidir. İslam
hukukunun asli kaynakları olan Kuran-ı Kerim
4
, Sünnet
5
ve İcmada
6
kendisi hakkında ziyadesiyle hükümler
mevcuttur. Keza birçok İslam fakihi müessese hakkında fetvalar
7
, görüşler içtihatlar oluşturmuş hem klasik fıkıh
eserlerinde hem de çağdaş İslam hukukçularının eserlerinde hakkında görüşler dercedilmiştir.
Mehrin hukukî niteliği hususunda mezhepler arasında farklı söylemler söz konusudur. Maliki mezhebi mehri
evlenme akdinin sıhhat şartı olarak değerlendirmekteyken, çoğunluğu oluşturan diğer mezhepler, mehri
evlenmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak görmektedir
8
. Bu nitelendirme, mehirle ilintili ihtilaflarda ortaya çıkacak
hukukî sonucu değiştirmektedir. Örneğin mehri evlenme akdinin sıhhat şartı olarak düşündüğümüzde mehrin mevcut
1 1700 kadını içeren bir araştırmada %90 açısından mehrin evlenmeye ilişkin dinî t ören esnasında belirlendiği ifade edilmiştir (OKUR
GÜMRÜKÇÜOĞLU, Saliha: İslam Aile Hukukunda Kadının Mehir Hakkına Toplumun Bakışı Üzerine Bir Değerlendirme, Gazi Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi, 17(4), 2013, s. 233-235).
2 CİN, Halil: “İslâm Hukukunda Mehr (Mehr), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 29 (1), s. 224; OKUR GÜMRÜKÇÜOĞLU, s.
254; HATEMİ, Hüseyin: Hukuka ve Ahlâka Aykırılık Kavramı ve Sonuçları (Özellikle BK m. 65), Sulhi Garan Matbaası, İstanbul 1976, s. 276
vd.
3 Ortaylı da günümüzde Medeni Kanun dışı bazı uygulamaları anlamak için XVI. Yüzyıldaki evlilik ilişkilerini bilmek gerektiğini ifade etmiştir
(ORTAYLI, İlber: Anadoluda XVI. Yüzyılda Evlilik İlişkileri Üzerine Bazı Gözlemler, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, 1(1), 1980, s. 33).
Günümüzde mehrin bir örfe dönüşğüne ilişkin görüş için bkz. ACAR, H. İbrahim: Mehrin İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi,
İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, 17, 2011, s. 387; SAĞLAM, Hadi: “İslâm Hukukunda Mehir Evlilik Sigortası mıdır?, Universal Journal
of Theology, I (I), 2016, s. 5.
4 Nisa 4/4, Nisa 4/24, Nisa 4/25, Nisa 4/20, Bakara 2/237 ve Bakara 2/236.
5 BUHÂRÎ, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmail: el -Câmiu-Sahih, (Sahihul- Buhârî), Çağrı Yayınları, İstanbul 1981, Nikâh, 14, 32, 44, 56;
MÜSLİM, Ebul Hüseyin b. el-Haccac b. Müslim el-Kuşeyri en-Nisâburi: Câmius-Sahih,(Sahihi Müslim), Çağrı Yayınları, İstanbul 1981,
Nikâh, 13, 11, 212, 215, 217.
6 Örneğin, mehrin kadına verilmek üzere erkeğe vacip olduğu; mehrin üst limitinin olmadığı hususu icma ile sabittir (ŞİRİN, Şükrü: “İslam
Hukukunda Mehir Davaları”, Marife, 15 (2), 2015, s. 301; SAĞLAM, s. 4; ACAR, s. 368, 376).
7 DÜZDAĞ, Ertuğrul: Şeyhülislâm Ebussûud Efendi Fetvaları Işığında 16. Asır Türk Hayatı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1972, s. 42.
8 CİN, Mehr, s. 204, 207, 223-224; HATEMİ, s. 279; AYDIN, Mehmet Akif: Tür k Hukuk Tarihi, 7. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2009, s.
283-284; CİN, Halil/AKYILMAZ, Gül: Türk Hukuk Tarihi, 5. Baskı, Sayram Yayınları, Konya, 2014, s. 416.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT