A study on cause of action in civil proceeding

AuthorDr. Ahmet Cahit IYILIKLI
Pages84-156
Dr. Ahmet Cahit İYİLİKLİ
84 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:3 Sayı:2 Yıl 2012
A STUDY ON CAUSE OF ACTİON İN CİVİL PROCEEDİNG
ABSTRACT
6100 Code code of Law No. 119/1-e article is the reason for the
lawsuit, considered to be among the elements of the lawsuit paragraph is
mostly theoretical (take into consideration) does not handle the
materialize of issue method has been considered in practice to always was
imprisoned into an abstract concept Whereas a material for each case in
the context of a life event, that is in fact the case. In this case, the lawsuit
is a concrete situation and reason at the essence, consider a method
marerialize of issue, understanding of the purpose of the law the
procedure of realization of concrete dispute, the emergence of the truth
and ignored the right to peer in similar saying, essential to being legally
negate or violation of patronage. The Court verdicts review proceedings
of the truth and represent a fact find given that this situation is inevitable.
Because the material is presented to the Court, the extent to which
accurate and complete events in court that the truth will serve the purpose
of realization of the law of the jurisdiction that will justify. Likewise, all
material litigation as the reason the events Jung institutions detection and
uniform implementation, provision of legal safety, peace and stability is a
sine qua non.
Keywords: cause of action, events, legal cause, purpose of trial, to
get at the truth
GİRİŞ
Hukuk yargılaması, yani medeni yargılama, adli yargıya tabi, hukuk
öznesi kişi ya da kişi grupları arasındaki özel hukuk ihtilafların
çözümlendiği yargı türüdür. Bu yargılama türünde hakkı ihmal edilen,
ihlal ya da inkâra uğrayan kişiler, prosedürel hukuki korunmadan
yararlanarak, subjektif haklarının himaye edilmesini talep ettikleri vakit
gündeme gelecek ilk mevzu, hukuk yargılamasının temelinin, dava
ikamesi esasına dayandığı vakıasıdır. Dava ikamesi ile hukuki himaye
talep edenlerin sıfat veya hak ile irtibatı bulunsun bulunmasın taraflar ve
mahkeme arasında bir hukuk yargılaması ilişkisi (tesisi) başlar. Bir diğer
Hukuk Yargılamasında Dava Sebebi Üzerine Bir İnceleme
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:3 Sayı:2 Yıl 2012 85
ifadeyle, bu hukuki ilişkinin tesisi, dava ikamesine bağlıdır. Kısaca hukuk
yargılamasında; gerçek ya da tüzel kişiler, şahıs veya malvarlığı haklarına
ilişkin ihtilafların çözümlenmesini adli yargıya tabi mahkemelerden talep
ederler. Böylelikle kişilerin adli yargıya taşıdığı şahıs ya da malvarlığı
haklarına ilişkin taleplerinin çekirdeğini oluşturan içtimai hayattaki beşeri
münasebet ve ilişkiler yumağı, hukuk yargılamasında dava sebebini
oluşturur. Kişiler, yani hak ehliyetini haiz gerçek ve tüzel kişiler, şahıs ya
da malvarlığına ilişkin haklarını, ancak vakıalara, yani hayat olaylarına
dayandırarak mahkemeden hukuki himaye talep edebilirler. Kumaştan hali
elbise elde edilemeyeceği gibi, söz konusu hakların da vakıalardan
bağımsız olarak ileri sürülmesi mümkün değildir ki, dava sebebi olan
vakıa, dava hakkının temelini, çekirdeğini oluşturur.
Teoride, mülga 1086 sayılı HUMK döneminde; hukuk yargılaması
için sıklıkla medeni yargılama hukuku, medeni usul hukuku isimleri
kullanılırken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğü ile
birlikte medeni muhakeme hukuku, ya da hukuk muhakemeleri hukuku
ibaresi tercih edilmektedir. Çalışma konumuz bizatihi içtimai hayattaki
insan ilişkileri üzerine kurulu olduğundan, bu dış âlemdeki maddi
vakıalar, ilişkiler dava sebebini oluşturmaktadır. Ancak, hukuki sebepler,
mantık ve tecrübe kuralları ile hukuki problemler teknik özellikleri
sebebiyle vakıa kavramına dâhil değildirler. Keza bu maddi vakıalar ve
ilişkilerin, dinamik, güncel ve grift niteliklerinden dolayı meseleci bir
yöntemle ele alınması gerektiği saikiyle, bu somut ihtilaflara denk
düşeceğini düşündüğümüz teoride kullanılan isminden ziyade,
uygulamada bilinen ismiyle, yani hukuk yargılaması ismini tercih ettik.
Zira özel hukuk meseleleri, güncel, dinamik ve mufassal nitelikleri gereği,
sosyal hayattaki insanların vücut verdiği münasebetler örgüsüdür, işte
dava sebebi, yani maddi vakıalar, bu ilişkiler yumağıdır. Haksız fiil teşkil
eden bir darp ya da hakaret vakıası; Komşuluk ya da mülkiyet hukukuna
dayalı; ev ve bahçesine ulaşan yegâne yolun kapatılarak, geçişin
engellendiği vakıası yahut borca aykırılık hukuki zemininde, sözleşme
gereği borçlandığı edime uygun ve süresinde ifada bulunulmadığı, yani
kusurlu ifa vakıası, bu hayat olaylarına örnek kabilinden gösterilebilir.
Dr. Ahmet Cahit İYİLİKLİ
86 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:3 Sayı:2 Yıl 2012
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 119 ve mülga 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 179’da açıkça düzenlenen ve
dava dilekçesinin unsurları arasında sayılan dava sebebi, çoğunlukla
teorik (nazari) olarak ele alınmış, meseleci yöntemle ele alınmadığı için
de uygulamada hep soyut bir kavram içine hapsedilmiştir. Oysa her dava
bir hayat olayı, yani maddi bir vakıa bağlamında dava sebebidir. Bu
durum, dava sebebinin özü itibariyle, somut bir durum olduğu ve meseleci
bir yöntemle ele alınması gerektiği, somut ihtilafın anlaşılması ve usul
hukukun amacının gerçekleşmesi, eş söyleyişle, hakikatin ortaya çıkması
ve hakkı ihmal, ihlal veya inkâr edilenin hukuken himaye edilmesi için
elzem bir durumdur. Mahkeme ilamlarının adli bir gerçeği temsil etmesi
ve yargılamanın amacı da hakikati bulmak olduğu göz önüne alındığında
bu durum kaçınılmazdır. Zira maddi vakıalar ne ölçüde doğru ve eksiksiz
mahkemeye sunulursa, mahkeme de o ölçüde hakikati tevsik edecek ve
yargılama hukukunun amacının gerçekleşmesine hizmet edecektir. Keza
dava sebebinin maddi vakıalar olarak algılanması ve usulün tüm
müesseselerinde yeknesak uygulanması da, hukuki emniyet, barış ve
istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Zira yargılamanın nihai
amacı, gerçeği bularak, hak sahibine hakkını teslim ederek hukuki himaye
sağlamaktır. Bu amaç, hem hukuk, hem ceza, hem de idari yargılamanın
ortak amacı olmalıdır. Şekli-maddi gerçek mülahazası artık güncelliğini
ve işlerliğini yitirmiştir. Yegâne amaç, hakkı ihmal ya da inkâra uğradığı
için adaletten hukuki korunma isteyene hakkını iade etmektir. Bu sebeple
yargılamanın amacının gerçekleşmesi ancak hakikate ulaşmakla
mümkündür. Bu ise ancak taraflarca davaya getirilen malzemenin, yani
hayat olaylarının gerçekliğine bağlıdır. Keza hâkim somut ihtilafa
yabancıdır. Yargılamanın amacı olan gerçeğe ulaşılırsa; hukuk düzeninin
korunması, hukuksal barışın sağlanması, maddi hukuktan kaynaklanan
hakların yerine getirilmesi ve tespit edilmesiyle hukuki güvenlik zaten
temin edilmiş olacaktır. Bir diğer ifadeyle, diğer amaçların gerçekleşmesi,
medeni yargılamada hakikatin bulunması amacına bağlıdır. Aksi halde,
yargılama; hakkı teslim suretiyle içtimai düzen ve barışın zemini
olmaktan ziyade, hayat olayını (ilişkiler yumağını) hasıraltı etme

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT