Sovereignty and International Criminal Court, as a Constituent of the Modern State

AuthorHatice Derya ORMANOGLU
Pages245-274
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:9 Sayı:1 Yıl 2018245
MODERN DEVLETİN BİR UNSURU OLARAK EGEMENLİK VE
ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ
SOVEREIGNTY AND INTERNATIONAL CRIMINAL COURT, AS A
CONSTITUENT OF THE MODERN STATE
Hatice Derya ORMANOĞLU
Özet
Modern devletin vazgeçilmez unsurlarından biri olan egemenlik anlayışı önemli
bir dönüşüme uğramıştır. Bugün Jean Bodin’in kurumsallaştırdığı; mutlak, bölünemez ve
sürekli olarak nitelendirilen klasik egemenlik anlayışından bahsetmemiz mümkün değildir.
Klasik egemenlik anlayışının geçirdiği dönüşümün çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Bu
sebepleri hukuk devleti, insan hakları, kuvvetler ayrılığı prensibi ve uluslararası kuruluşlar
olarak ifade etmemiz mümkündür. Özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında
ortaya çıkan uluslararası kuruluşlar devletlerin egemenliğine müdahale konusunda o ldukça
dikkat çekicidir.
Egemenlik anlayışının geçirdiği bu dönüşüm sırasında dünya birçok katliama ve
savaşlara tanıklık et miştir. Bu doğrultuda da önce ad hoc mahkemeler kurulmuş ardından
da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluşuna giden süreç başlamıştır. 17 Temmuz 1998
tarihinde kabul edilip, 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe giren Roma Statüsü ile de
Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmuştur. Devlet egemenliğine önemli bir müdahale
anlamına gelen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargılama yetkisi konusunda
tamamlayıcılık ilkesinin kabul edilmesiyle, devlet egemenliğine yapılan müdahalenin daha
aza indirgenmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda d a Statü’ye taraf olacak devlet sayısını
arttırmak amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Egemenlik, modern devlet, Uluslararası Ceza Mahkemesi,
uluslararası hukuk, tamamlayıcılık ilkesi
Abstract
Our understanding of sovereignty, which is one of the essential factors of modern
state, has undergone a significant transformation in time. Today, it is impossible to
mention a classical understanding of sovereignty which was institutionalized by Jean
Bodin as; absolute, indivisible and perdurable. There are various reasons that caused the
transformation of classical sovereignty; it can be said that these reasons are constitutional
state, human rights, p rinciple of separation of powers and international organizations. The
Arş. Gör. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı,
E-mail: hdormanoglu@anadolu.edu.tr
Makale Gönderilme Tarihi: 25.01.2018
Makale Kabul Tarihi: 23.05.2018
DOI: 10.21492/inuhfd.383612
Hatice Derya ORMANOĞLU
246 Inonu University Law Review InULR Vol:9 No:1 Year:2018
international organizations, especially established after the First and Second World Wars,
are quite significant instruments in the process of intervening to the sovereignty of states.
During the transformation of understanding of sovereignty, the world had
witnessed numerous massacres and wars. In this respect, firstly ad hoc tribunals had been
established, after that the process towards the establishment of International Criminal
Court started. International Criminal Court was established with Rome Statute which was
acknowledged on July, 17, 1988 and inured on July, 1, 2002. Through the acceptance of
complementarity principle in terms of International Criminal Court’s jurisdiction, it is
intended to minimize the intervention to the sovereignty of states. Also, it is aimed to
increase the number of states parties to the Statute.
Keywords: Sovereignty, modern state, International Criminal Court, international
law, the principle of complementarity
GİRİŞ
En üstün iktidar anlamında kullanılan egemenlik, modern devletin
vazgeçilmez unsurları arasında yer almaktadır. Tarihsel süreç içerisinde
egemenlik kavramının evrim geçirerek farklı boyutlara ulaştığı
görülmektedir.. Modern öncesi dönemde dünyevi nitelik taşımayan siyasal
iktidar, feodalitenin hüküm sürdüğü dönemde parçalanmış görünüm
sergilerken, feodal dönemin bu parçalanmış iktidar anlayışını ortadan
kaldırmak amacıyla iktidar merkezileştirilmiş ve mutlak monarşiler ortaya
çıkmıştır. Mutlak monarşilerin en çarpıcı özelliği ise egemenliğin mutlak,
sürekli, bölünmez, devredilemez niteliğe bürünmüş olmasıdır. Ancak Jean
Bodin'in kuramsallaştırılan 16. yüzyılın mutlak, sürekli, bölünmez
niteliklere sahip klasik egemenlik anlayışı bir evrim sürecinden geçmiştir.
Hukuk devletinin, insan haklarının ve uluslararası hukukun sahneye çıkıp
gelişim göstermesi egemen eşit devletler kavramını ortaya çıkarmış,
mutlak egemenlikten sınırlı egemenliğe doğru bir yönelim olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında kabul
edilen uluslararası belgeler, ortaya çıkan uluslararası kuruluşlar
egemenliğin sınırlı bir anlam ifade etmesine yol açan etmenler
arasındadır. Ardından oluşan Avrupa Birliği, üye devletlerinin hem siyasal
hem de hukuki sistemlerini etkilemiş ve üye devletlerin egemenlik
yetkisini kullanmalarında sınırlandırıcı bir etkiye sahip olmuştur.
Uluslararası arenada devletlerin egemenlik hakkına müdahale
niteliği taşıyan diğer bir oluşum ise Uluslararası Ceza Mahkemesi'dir.
Dünyada ardı ardına gerçekleşen katliamlar daimi bir mahkemenin
kuruluşunu zorunlu kılmıştır. Uzunca bir süredir kurulması planlanan
ancak hayata geçirilemeyen Uluslararası Ceza Mahkemesi 17 Temmuz
1998 tarihinde kabul edilip, 1 Temmuz 2002’de yürürlüğe giren Roma
Statüsü ile kurulmuştur.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT