Right of property in the decisions of the constitutional court of turkey

AuthorArs. Gör. Kürsat AKÇA
Pages544-596
Arş. Gör. Kürşat AKÇA
544 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:1 Yıl 2015
RIGHT OF PROPERTY IN THE DECISIONS OF THE
CONSTITUTIONAL COURT OF TURKEY
Abstract
Property is meaning of the relationship which formed with the
establishment of dominance on goods by people. This relationship has
been discussed by societies, judicial systems, political thoughts and
religions throughout history. On the other hand, property has been
recognized and protected as "Right of Property" in many constitutions and
international instruments.
Right of property is arranged as a fundamental right in the 1961 and
1982 Constitution of Republic of Turkey. 1961 and 1982 Constitutions
arranged that usage form couldn’t be against to community usefulness and
right of property is limited with public usefulness. However, these
limitation causes are not arbitrary and unlimited. Also limitations of
limitation causes of fundamental rights and freedoms have been arranged
in the 1961 Constitution and the 1982 Constitution. For example, limiting
provisions of the right of property must be fair balanced in the 1982
Constitution. Limitations causes and limitations of limitation causes are
not defined in the Constitution of 1961 and 1982. Therefore, what
meaning of these regulations will be revealed by decisions of
Constitutional Court of Turkey.
Right of property has been arranged in the Protocol No. 1 of
European Convention on Human Rights. European Court of Human
Rights has been interpreted autonomously right of property from the law
systems of the countries. In recent years, individual application decisions
of Constitutional Court of Turkey are influenced by decisions of European
Court of Human Rights
Keywords: property, right of property, constitution, Constitution
Court of Turkey, European Court of Human Rights.
GİRİŞ
Tarih boyunca birçok felsefi, siyasi ve hukuki tartışmaların
odağında bulunan mülkiyet, insanın şey üzerinde hâkimiyet kurmasıyla
ortaya çıkan ilişkiyi ifade etmektedir. Bu ilişki zamanla bir insan hakkı
olarak kabul edilmiş daha sonra devletler ve hukuk düzenleri tarafından
tanınarak bir temel hak olarak ulusal ve uluslararası belgelerde kendine
yer bulmuştur. Mülkiyet hakkını diğer temel hak ve hürriyetlerden ayıran
en önemli özelliklerinden birisi bu hakkın içeriğinin hiçbir zaman tam
Anayasa Mahkemesi Kararlarında Mülkiyet Hakkı
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:1 Yıl 2015 545
olarak saptanamamasıdır. Zira mülkiyet hakkı içinde bulunduğu toplumun
siyasi, sosyolojik ve hukuki faktörlerinden etkilenmekte ve buna bağlı
olarak sürekli değişim göstermektedir.
1961 Anayasası’nda mülkiyet hakkı “Sosyal ve İktisadi Hak ve
Ödevler” bölümünde düzenlenmiştir. Düzenlemede ilk olarak herkesin
mülkiyet hakkına sahip olduğu vurgulanmış devamında ise bu hakkın
kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği ve malikin bu hakkı toplum
yararına aykırı kullanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece
mülkiyet hakkı kamu yararı ve toplum yararı amacıyla sınırlanabilen bir
anayasal hak olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.
1982 Anayasası’nda ise mülkiyet hakkı her ne kadar “Kişinin Hak
ve Ödevleri” başlığı altında düzenlense de 1961 Anayasası’nda olduğu
gibi mülkiyet hakkının kamu yararı ve toplum yararı amacıyla
sınırlanabileceği kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi de vermiş olduğu
kararlarında mülkiyet hakkının sosyal bir hak olduğunu, toplum ve kamu
yararı gerektiğinde sınırlanabileceğini kabul etmiştir. Aynı şekilde
Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1
Protokol’de mülkiyet hakkının devletler tarafından sınırlanabileceği ve
kullanımının düzenlenebileceği kabul edilmiştir.
1961 ve 1982 Anayasası’nda mülkiyet hakkının kamu yararı ve
toplum yararı ile sınırlanabileceği hüküm altına alınsa da bu sınırlamalar
keyfi ve sınırsız değildir. Her iki anayasada tüm temel hak ve hürriyetler
için geçerli bir takım sınırlama sınırları öngörülmüştür. Örneğin;
sınırlamanın ölçülü olması, hakkın özne dokunmaması gibi… Mülkiyet
hakkına yapılacak sınırlandırmalarda da geçerli olan bu sınırların ne
anlam ifade ettiği Anayasada düzenlenmemiştir. Dolayısıyla Anayasa
Mahkemesi bu sınırların ne anlam ifade ettiğini kararlarıyla ortaya
koyacaktır.
Mülkiyet hakkının konusu ve muhtevası da doktrinde oldukça
tartışmalıdır. Mülkiyet hakkının konusuna taşınır ve taşınmaz malların
gireceği noktasında herhangi bir sorun olmasa da fikri ve sınai hakların,
alacak hakları gibi gayri maddi malların mülkiyet hakkına konu olup
olmayacağı noktasında görüş birliği yoktur.
Doktrinde hâkim olan görüş ve Anayasa Mahkemesi’ne göre
mülkiyet hakkının muhtevasını malı kullanma, maldan yararlanma ve
mala tasarruf etme yetkileri oluşturmaktadır. Roma Hukukundan
günümüze kadar gelen ve Türk Medeni Kanunu’nun benimsediği bu üçlü
yetkinin mülkiyet hakkını tam olarak yansıtıp yansıtmayacağı ise
Arş. Gör. Kürşat AKÇA
546 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:1 Yıl 2015
tartışmalıdır. Diğer taraftan günümüz mülkiyet anlayışı sadece hak ve
yetkiler tanımamakta aynı zamanda malike ödevler de yüklemektedir.
Çalışmamızda ilk olarak mülkiyet hakkının tarihi gelişimi hakkında
kısa bilgi verilecektir. Akabinde Anayasa Mahkemesi kararları ışığında
mülkiyet ve mülkiyet hakkı kavramına, 1961 ve 1982 Anayasalarında
Mülkiyet Hakkının nasıl düzenlendiğine, mülkiyet hakkının hangi hallerde
ve nasıl sınırlanacağı konularına değinilecektir. Son olarak Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin mülkiyet hakkı ile ilgili kararları ve bu kararların
bireysel başvuru kararlarına nasıl yansıdığı konuları ele alınacaktır.
I. MÜLKİYET HAKKININ TARİHİ GELİŞİMİ
A. Batıda Mülkiyet Hakkının Gelişimi
Antik Yunan’da mülkiyet hakkı ilk zamanlarda dinsel kökenli ve
aile mülkiyeti şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ancak ticari hayatın büyük
bir gelişme göstermesi ve mübadele aracı olarak kullanılan mücevheratın
ve taşınır malların öneminin artmasıyla bu durum değişmiş ve taşınır
mülkiyeti ile özel mülkiyet önem kazanmaya başlamıştır.
Roma İmparatorluğu’nda mülkiyet hakkı tıpkı Antik Yunan’da
olduğu gibi din eksenli aile mülkiyeti şeklindeydi ve örfi kurallara tabii
idi. M.Ö. 451-M.Ö. 449 yılları arasında hazırlanan 12 Levha Kanunları ile
bu örfi kurallar yazılı hale getirilmiştir
1
. 12 Levha Kanunlarında toprak
mülkiyeti, aile reisinin malvarlığı üzerinde miras yoluyla tasarruf
edebilmesi, komşuluk hukuku sebebiyle mülkiyetin sınırlanması gibi
hukuki kurumlar düzenlenmiştir
2
. 12 Levha Kanunları’nın en önemli
özelliklerinden birisi özel mülkiyete yer vermesidir
3
. Genel olarak Roma
Hukuku’nda mülkiyet hakkı üç önemli yetkiyi bünyesinde
1
ÇELEBİCAN, Özcan Karadeniz, Roma Hukuku, Yetkin Yayınları, 15. Baskı, Ankara
2012, s. 58; TAHİROĞLU, Bülent / ERDOĞMUŞ, Belgin, Roma Hukuku Dersleri, Der
Yayınları, 8. Baskı, İstanbul 2012, s. 44; GÜRİZ, Adnan, Teorik Açıdan Mülkiyet
Sorunu, AÜHF Yayınları, Ankara 1969, s. 27; AKAD, Mehmet / DİNÇKOL, Abdullah,
1982 Anayasası ve Anayasa Mahkemesi Kararları, Der Yayınları, İstanbul 2007, s. 31;
KÜÇÜKBIÇAKÇI, Erdem, “Roma Hukukunda Mülkiyet Hakkının Sınırları”, Ankara
Üniversitesi SBE, Ankara 2010 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 6.
2
TAHİROĞLU / ERDOĞMUŞ, s. 47; KÜÇÜKBIÇAKÇI, s. 15, 22 ve 27.
3
ÜNAL, Mehmet, “Ferdi (özel) Mülkiyetin Tarihi, Dini ve Beşeri Kökenleri”, Prof. Dr.
Fikret Eren’e Armağan, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, s. 908; F ENDOĞLU, Hasan
Tahsin, Hukuk Tarihimizde Temel Haklar, Mimoza Yayınları, Konya 1994, s. 148;
TAHİROĞLU / ERDOĞMUŞ, s. 47; GÜRİZ, Mülkiyet, s. 27; KÜÇÜKBIÇAKÇI, s. 20.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT