Parliamentarism applications in turkey

AuthorYrd.Doç.Dr. Hüseyin YILDIZ
Pages184-216
Yrd.Doç.Dr. Hüseyin YILDIZ
184 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 Sayı:1 Yıl 2013
PARLIAMENTARISM APPLICATIONS IN TURKEY
ABSTRACT
This article examines the governmental systems implemented so far
in Turkey’s constitutional development.
Although” contrat de majorite” system was being applied in the
constitution of 1921 and 1924 partially, starting from the Constitution of
1876 a parliamentary or alike system was preferred thus the main topic of
the research is parliamentarism.
In the context of recent constitutional debates the AK Government
proposes the presidential system by referring to the instabilities of the
parliamentary regime. This article defends the thesis that without
overcoming the deficiencies of lack of democracy and rule of law, without
ending ideological regulations and without ending military-bureaucratic
guardianship; adopting a different system will not provide the desired
consistency in administration and will not find a solution to political
problems.
Keywords: System of Government, Parliamentary Regime,
Presidential System, Constitutional Political Issue
GİRİŞ
Türkiye’de parlamenter sistemin tarihi de jure genel hatları
itibariyle II. Meşrutiyete kadar götürülebilir. 100 yıl bir toplumun
tarihinde azımsanmayacak bir zaman dilimini teşkil etmektedir. Bu dönem
içerisinde aslında bir parlamenter hükümet geleneği yerleşmiş olması
gerekirdi. Fakat siyasal tarihimize baktığımızda istikrarlı hükümetler pek
kurulamadığı gibi siyasal bir istikrardan bahsetmek de pek kolay olmasa
gerek. 1980’lerden itibaren parlamenter sisteme alternatif hükümet
biçimleri belirli devirlerde gündemimizi meşgul ediyor. Bunların içinden
bilhassa başkanlık sistemi bir seçenek olarak gösterilmektedir; sebep
olarak da toplumsal yapımıza daha uygun olacağı, etkin ve istikrarlı
hükümetlerin daha rahat tesis edilebileceği ileri sürülmektedir (Kuzu,
2012: 79-129). Günümüzde de AK Parti yeni anayasa yapımı sürecinde
Türkiye’de Parlamentarizm Uygulamaları
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 Sayı:1 Yıl 2013 185
tesis edilecek anayasal düzende başkanlık rejimini hükümet sistemi olarak
savunmaktadır. Bunun karşısında Türkiye için parlamenter sistemin daha
uygun olduğu, başkanlık sisteminin genellikle ABD’nin dışında pek
sağlıklı işlemediği, yapısı itibariyle belki istikrarlı hükümet tesis
edebileceği fakat diğer taraftan yerleşmiş bir politik-sivil kültür ile
uzlaşma geleneğinin eksikliğinde siyasal ve demokratik bunalımlara
meyilli bir hükümet sistemi olduğu da ileri sürülmektedir (Kalaycıoğlu,
2012: 47 ve devamı).
Parlamenter sistemde bilhassa koalisyonlar döneminde ülke
siyasetinde istikrarsız ve zayıf hükümetlerin politik ve ekonomik bazı
sorunlara yol açması hasebiyle yeni bir anayasa yapımı sürecinde
iktidarda olan bir partinin mevcut parlamentarizme alternatif olarak
başkanlık rejimini savunması demokrasinin bir gereği olarak olağan
karşılanmalıdır. Fakat şunu unutmamak gerekir ki hükümet sistemi, tabir
yerindeyse, “amorf” bir olgudur. Onu “ete, kemiğe” büründüren toplumun
siyasal kültürü, mevcut demokratik yapı, hukuk devleti anlayışı, insan-
devlet ilişkisi tasavvuru, ideoloji-hukuk-siyaset ilişkisi gibi kavram ve
müesseselerdir. Yani bütün bu hususlar toplumun siyasal hayatına birer
“girdi” olarak katılır ve kabul edilen hükümet sisteminin iyi işleyip
işlemediğini, adeta bir ön şart olarak, belirler.
Dolayısıyla ülkemizde Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte kabul
edilen ve 82 Anayasasıyla resmi bir hüviyet kazanan devlet, otorite ve
ideoloji merkezli düzeni reforma tâbi tutmadan başkanlık sistemini kabul
etmek mevcut siyasi, hukuki, ekonomik ve toplumsal sorunlarımızı
çözmez. Çünkü 1982 Anayasası düzeninde insan, buna bağlı olarak da
insan onuru ve insan hakları bürokratik devlet ve resmi ideolojiden önce
gelmemektedir. Devletin bireylere ve gruplara hakim olma siyaseti özerk-
sivil alanı daraltıp kamusal alan ise genişletmektedir. Ayrıca resmi
ideolojisi hukukun üstünlüğü ilkesinin işlerlik kazanmasına yani insan
onuru, insan hakları ve hukukun evrensel ilkelerinin kamu otoritesini
sınırlandırmasına mahal vermemektedir. Mevcut düzene, demokratik ve
hukuki değerler değil, devletin menfaati ve resmi ideolojisi meşruiyet
kazandırmaktadır.
Yrd.Doç.Dr. Hüseyin YILDIZ
186 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 Sayı:1 Yıl 2013
Hükümet sistemleri kuvvetler ayrılığı ilkesiyle yakından ilintilidir
ve amacı da devlet iktidarını, diğer bir deyimle, kamu otoritesini
bireylerin temel hak ve hürriyetleri lehine sınırlandırmak ve kontrol altına
almaktır (Zippelius, 2010: 250-251). Dolaysıyla hükümet sisteminin şekli
üzerinde durulduğunda hükümetin işlevselliği ve etkinliği kadar siyasal ve
demokratik istikrar ile hukuk devleti ilkesi de dikkate alınmalıdır. Bu
bağlamda mevcut 1982 Anayasasının bilhassa Başlangıç Hükümlerinde ve
Genel Esaslar kısmında güvence altına almış olduğu ideolojik-bürokratik
ve kısmen militarist (örneğin askeri yargı sivil yargı karşısında özerk
konumunu halen muhafaza ediyor) devlet tasavvuru ıslah edilmeyip,
hukukun üstünlüğü sağlanmadıkça ve çoğulcu-sivil demokratik bir düzen
tesis edilmedikçe başkanlık rejimi kabul edilse bile siyasal, demokratik ve
hukuki istikrar sağlanamayacağı için uzun vadede hükümet istikrarı da
sağlanamaz.
Makalede birinci bölümde parlamenter sistemin özellikleri üzerinde
durulacaktır. Ardından parlamenter sistemin faydalı ve zararlı yanları ele
alınacaktır. Üçüncü bölümde anayasa tarihimizin değişik zaman
dilimlerinde parlamenter sistemin uygulanma biçimleri incelenecektir ve
her dönemin sonunda kısa bir değerlendirme yapılacaktır. Dördüncü
bölümde ise özet bir değerlendirme yapılarak konuya son verilecektir.
I. Parlamenter Sistemin Özellikleri
Parlamenter sistem dediğimiz yönetim biçimi Anayasa Hukuku ve
Siyaset Biliminin konu tasnifinde hükümet sistemleri içerisinde müzakere
edilir. Yukarıda da belirtildiği gibi hükümet sistemleri kuvvetler ayrılığı
ilkesiyle yakından ilintilidir. Güçler bölüşümü hukuk devletinin önemli
özellikleri arasında yer alır ve kendi içinde dikey ayrılık (federatif yapı
veya adem-i merkeziyet) ve yatay ayrılık (merkezi iktidarın kendi içinde
yasama, yürütme ve yargı biçiminde üçe ayrılması) biçiminde farklı alt
kümelere ayrılır (Zippelius, 2008: 110-111). Yatay ayrılık da yine sert ve
yumuşak kuvvetler ayrılığı olarak ikiye ayrılır. Liberal demokratik bütün
hukuk devletlerinde yargı organı yasama ve yürütmeye karşı bağımsızdır.
Dolayısıyla günümüzde kuvvetler bölüşümünden bahsedildiğinde
kastedilen aslında yasama ile yürütme arasındaki ilişkidir. Eğer yürütme

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT