Over-indebtedness and ?LETTER OF SUBORDINATION' as a method for preventing bankruptcy

AuthorYrd. Doç. Dr. Nilüfer BORAN-GÜNEYSU, Aras. Gör. M. Sadik ÇAPA
Pages78-118
Yrd.Doç.Dr. Nilüfer BORAN-GÜNEYSU – Araş.Gör. M.Sadık ÇAPA
78 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 5 Sayı:1 Yıl 2014
OVER-INDEBTEDNESS
AND
‘LETTER OF SUBORDINATION’ AS A METHOD FOR
PREVENTING BANKRUPTCY
Abstract
One of those situations where it is compulsory to demand the
bankruptcy of a company is the fact that company has more liabilities than
assets. In this case, those individuals entitled to represent the company
have to file for bankruptcy before the competent commercial court.
Turkish Commercial Code in its Article 376 paragraph 3 foresees an
exception to this general rule. According to this regulation, it is not
mandatory to file for bankruptcy if a letter of subordination has been
agreed to, for a sum high enough to meet the difference between liabilities
and assets, before a ruling of bankruptcy by the court. The propriety,
authenticity and validity of this agreement has to be verified by the expert
witness appointed by the court that is to be the addressee of that request
pertaining to bankruptcy. Failing in these respects, the demand for the
appointment of the expert witness will be accepted as filing for
bankruptcy.
Keywords: Companies, over-indebtedness, balance-sheet,
bankruptcy, letter of subordination.
GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinin 3. fıkrası
anonim ortaklığın borca batıklık durumunun tespiti için yönetim kuruluna
ara bilançolar düzenleme görevi yüklemektedir. Düzenlenen ara
bilançoların borca batıklık sonucunu göstermesi durumunda yönetim
kurulu, ortaklığın borca batık halde olduğunu şirket merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirmek ve şirketin iflasını
talep etmek zorundadır. Türk Ticaret Kanunu’ndaki yeni düzenlemeye
göre, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve
borca batıklık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının
Borca Batıklık ve İflasın Önlenmesi Yolu Olarak “Sıradan Çekilme Anlaşması”
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 5 Sayı:1 Yıl 2014 79
alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından
sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya
sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu
tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce
doğrulanırsa, ilgili şirketin iflası önlenmiş olur. Böylece İsviçre
hukukunda kabul edilen ‘iflasta sıradan çekilme’ kurumu Türk hukukunda
benimsenmiştir. Öngörülen hükümle amaçlanan, pay sahiplerinin,
alacaklıların, sermaye piyasası aktörlerinin yatırımlarının ve genel
ekonomik menfaatlerin korunmasıdır.
Bu çalışmada, sermaye ortaklıkları ve kooperatifler açısından borca
batıklık kavramı ve Türk hukukunda yeni bir kavram olan sıradan çekilme
anlaşması ele alınacaktır. Çalışmada öncelikle borca batıklık kavramı ve
borca batıklığın tespiti incelenecek; daha sonra borca batıklığın sonuçları
kapsamında sıradan çekilme anlaşması değerlendirilecektir. Sıradan
çekilme anlaşmasının şekli, hukuki niteliği, tarafları, sonuçları ve
mahkemenin anlaşmayı değerlendirmesi ile çalışma tamamlanacaktır.
I. BORCA BATIKLIK
A. ‘Borca Batıklık’ Kavramı
‘Borca batıklık (Überschuldung)
1
kavramı, Türk hukukunda son
yıllarda kullanılmaya başlanmış bir kavramdır
2
. Daha önce ‘borca
1
Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinin 3. fıkrası, anonim ortaklıkların borca batıklığı
esasından hareket ettiğinden kavram da bu çerçevede ele alınmıştır. Çalışmada ele alın an
hususlar niteliğine uygun düşüğü ölçüde, Türk Ticaret Kanunu’nun 633. maddesinde
esas sermayenin kaybı ya da borca batıklık hallerind e anonim şirketlere uygulanan
hükümler limited şirketlere uygulandığından, limited şirke tler; Türk Ticaret Kanunu’nun
570. maddesi gereği, anonim orta klıkların yönetim kurulunun görevleriyle
sorumluluklarına ilişkin hükümleri, yönetici olan komandite ortaklar hakkında
uygulandığından sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ve son o larak
Kooperatifler Kanunu (KoopK.) m. 98 gereği, kanunda aksine açıklama olmayan
hususlarda Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere il işkin hükümleri
uygulandığından kooperatifler açısından da geçerli olacaktır (Kayar, İ.: Yeni TTK’ya
Göre Anoni m Şirkette Sermaye Kaybı ve Borca Batıklığın Tespiti ve Sonuçları, 6102
Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nu Beklerken, MÜHFD-HAD (2012), C. 18 S. 2, s. 644)
2
Borca batıklık durumunda aynı zamanda sermaye kaybı da mevcut olmakla birlikte bu
iki kavram aynı anlamı haiz değildir. Zira sermaye kaybında ‘öz kaynaklar-esas (veya
kayıtlı) sermaye’; borca batıklıkta ise, ‘malvarlığı-b orçlar’ ilişkisi esas alınmaktadır
Yrd.Doç.Dr. Nilüfer BORAN-GÜNEYSU – Araş.Gör. M.Sadık ÇAPA
80 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 5 Sayı:1 Yıl 2014
batıklık’ durumunu ifade etmek üzere çeşitli kavramlar kullanılmakta idi.
Örneğin, İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 179. maddesinde ‘borçların
aktiften fazla olması’ veya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 324.
maddesinde ‘aktiflerin alacakları karşılamaya yetmemesi’ ifadeleri
kullanılmaktaydı. Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinde ise, ‘borca
batıklık’ kavramı tercih edilmiştir
3
. ‘Borca batıklık’, 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu’nun 324. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde, ‘şirketin
aktiflerinin şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmemesi’
şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım, aktifler-borçlar esasından hareket
etmesi sebebiyle eleştirilmekte ve tanımda, malvarlığı-borçlar ilişkisinin
dikkate alınması gerektiği ifade edilmektedir
4
.
Doktrinde borca batıklık, şirket mevcut ve alacaklarının şirket
borçlarını karşılamaya yetmemesi olarak ifade edilir
5
. Türk Ticaret
Kanunu’nun 376. maddesinin 3. fıkrasında borca batıklık, tanımlanmaya
çalışılmıştır; buna göre borca batıklık, “aktiflerin, şirket alacaklılarının
(bkz. Türk, A.: Anonim Ortaklıkta Sermaye Kaybı ve Borca Batıklığın Hukuki Sonuçları
(TTK. m. 324), Ankara 1999, s. 35).
3
Türk, Sermaye Kaybı, s. 32.
4
Türk, Sermaye Kaybı, s. 33-34.
5
Kaya, A.: Borca Batık Anonim Şirketin İflâsının Ertelenmesi, Prof. Dr. Erdoğan
Moroğlu’na 65. Yaş Günü Armağanı, 2. Baskı, İstanbul 2001, s. 283; Atalay, O.: Borca
Batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir 2006, s. 6; Tekinalp, Ü.: Sermaye Ortaklıklarının
Yeni Hukuku, 3. Baskı, İstanbul 2013, s. 246 N. 12-132.
‘Borca batıklık’ ile ‘ödemeden aciz h ali’ birbirinden farklı kavramlardır. Ödemeden aciz
hali, bir kişinin muaccel borçlarının önemli bir bölümünü ödeme yeteneğini sürekli
olarak kaybetmesidir (Türk, Sermaye Kaybı, s. 36. Ayrıntılı bilgi için bkz. Türk,
Sermaye Kaybı, s. 36 vd.; Umar, B.: Aciz Hâli-Borca Batıklık Kavramlarının Farkı ve
Bu Yönden Yeni M.K. Metninin Düştüğü Bir Yanlışlık (M.K. m. 605, f. II, 618),
YÜHFD (2004), C. 1 S. 1, s. 319 vd.; Atalay, Borca Batıklık, s. 7 vd.; Toraman, B. : İcra
ve İflâs Kanunu’na Göre Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerde İflâsın Ertelenmesi
Talebi, Ankara 2007, s. 174 vd.). Borca batıklık hali , alacaklılar açısından borç
ödemeden aciz haline oranla daha tehlikelidir. Zira borca batıklık halinde, şirket aktifi
tamamen paraya çevrilse bile alacaklılar alacaklarını tam olarak alamamaktadır. Borç
ödemeden aciz hali ise, en azından teorik olarak ve borca batıklık hali söz konusu
değilse, alacakların tamamının ödenmesine imkân verecek b ir paraya çevirmeye
götürebilir (Öztek, S.: İflasın Ertelenmesi, Bankacılar Dergisi (2005), S. 53, s. 42).
Doktrinde Tekinalp, borca batıklığın ‘acz/aciz’ ibaresiyle de ifade edildiğini
belirtmektedir (bkz. Tekinalp, Sermaye Ortaklıkları, s. 246 N. 12-132).

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT