On J. J. Rousseau and his Perception of Sovereignty

AuthorSalim ISIK
Pages79-98
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:8 Sayı:2 Yıl 201779
J. J. ROUSSEAU VE EGEMENLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE
ON J. J. ROUSSEAU AND HIS PERCEPTION OF SOVEREIGNTY
Salim IŞIK*
Özet
Bu çalışmada; fikirleriyle Fransız Devriminin, buna paralel olarak da Aydınlanma
Çağı Avrupa’sında demokrasinin olgunlaşmasını sağlayan ve 18. yüzyılın en önemli
siyaset teorisyenlerind en biri olan Jean-Jacques Rousseau (D. 1712 Ö. 1778) ve onun
egemenliğe ilişkin görüşleri genel hatlarıyla incelen mektedir. Bu perspektifte öncelikle,
devletin insan yapımı bir sözleşme neticesinde oluştuğunu insan doğasından yola çıkarak
temellendiren toplumsal sözleşme teorisinin en önemli temsilcilerinden biri olan Jean-
Jacques Rousseau’nun, kimliğine ve eserlerine kısa bir bakış sunulacaktır. Ardından,
kendisinin egemenlik anlayışının temellerini oluşturan “tabiat hali”, “toplum sözleşmesi”
ve “genel irade” kavramlarının anlamı ortaya konulacaktır. Çalışmamızın hedefi, Jean-
Jacques Rousseau’nun genel irade tanımlamasının, mutlak çoğunluğun iradesine ü stünlük
tanıdığı şeklindeki okumaların “eksik” olduğu tezini vurgulamaktır. Aslında Jean-Jacques
Rousseau’ya göre, bir iradeyi “genel” yapan oyların sayısından ziyade, iradenin toplumu
birleştiren “ortak çıkarlar” ve “kamu yararı”na yönelik o lmasıdır. Son tahlilde, Jean-
Jacques Rousseau’nun egemenlik anlayışına yöneltilen eleştiriler ile onun egemenlik
anlayışının günümüze yansımaları mercek altına alınacaktır. Jean -Jacques Rousseau’nun
fikirlerinin, demokrasi teorisi üzerindeki etkilerini, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra
da sürdüreceği kuşkusuzdur.
Anahtar Kelimeler: J. J. Rousseau, egemenlik, tabiat hali, toplum sözleşmesi,
genel irade
Abstract
In this study, Jean-Jacques Rou sseau (1712 1778), one of the most important
political theoreticians of the 18th century, whose ideas on the domination of the French
Revolution and the democratization of Europe in the Age of Enlightenment and his
perception of sovereignty will be examined with broad strokes. In this perspective, a brief
overview on the identity and oeuvre of Jean-Jacques Rousseau, who is one of the most
important theoretician of the social contract theory which argues that the state exists as a
result of a human-made contract b ased on the human nature, will be intr oduced. Then
Jean-Jacques Rousseau’s sense of sovereignty will be demonstrated by the concepts of
*Arş. Gör., Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku ABD,
salim@ankara.edu.tr,
DOI: 10.21492/inuhfd.336067
Salim IŞIK
80 Inonu University Law Review InULR Vol:8 No:2 Year:2017
"state of nature", "social contract" and "general will" which form the basis of his
perception of sovereignty. The main purpose of our study is to stress the thesis claiming
the readin gs on description of Jean-Jacques Rousseau’s general will, which is
charecterised as the will of absolute majority, are deficient. According to Jean-Jacques
Rousseau, what makes a will called as “general” is to aim the common interests and the
common goods rather than caring the number of votes. In the final analysis, criticisms
raised against Jean-Jacques Rousseau’s perception o f sovereignty and extant repercussions
of his perception of sovereignty will be held under the scope. J ean-Jacques Rousseau’s
ideas, will absolutely continue to have their repercussions on the theory of democracy as
they used to be.
Keywords: J. J. Rousseau, sovereignty, state of nature, social contract, general
will
GİRİŞ
“Neden Rousseau?” sorusu sorulduğunda, öncelikle Rousseau’nun,
1789 Fransız Devrimi’nin ve devrimle birlikte tüm Avrupa’ya yayılan
“demokrasi” anlayışının temellerinde yatan fikirlerin çıkış noktasını
oluşturması, akla gelen ilk gerekçelerden biri olarak karşımıza
çıkmaktadır
1
.
Paul Janet’in de belirttiği üzere, tarih boyunca Rousseau kadar,
hakkında olumlu veya olumsuz söz söylenen düşünürlerin sayısının çok
olmaması ve demokratik gelişmelerle ilgilenen yazarların Rousseau’ya
çağdaşlarına nazaran daha çok önem atfetmiş olması
2
yukarıdaki sorunun
gerekliliğini daha net hale getirmektedir.
Jean Bodin ile başlayıp Thomas Hobbes’a uzanan egemenliğin
gelişim serüveni Rousseau ile farklı bir boyut kazanmıştır. Rousseau,
Hobbes’ten farklı olarak kaynağını halktan alan egemenliği mutlak
monarşiden ayırarak demokratik bir temele oturtmuş yani egemenliği yine
halkla özdeşleştirmiştir
3
.
1
Rousseau demokrasi kuramına, Hobbes’in mutlakçılığı ile Locke’nin doğal hukuk
görüşlerini birleştirerek ulaşmıştır. Onun öngördüğü egemenlik ve demokrasi modeli,
kendine özgü olduğundan pek çok açıdan kendinden sonraki düşünürleri etkilemiş ve
siyasal düşünceler tarihinde önemli bir yer edin miştir. Bkz. HAKYEMEZ, Yusuf Şevki:
Mutlak Monarşilerden Günümüze Egemenlik Kavramı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2 004,
s. 38.
2
ERDİNÇ, Tahsin: "Jean-Jacques Rousseau, Görüşleri ve Demokratik Sistem Üzerindeki
Etkileri", İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt 40, Sayı 1 – 4, İstanbul 1974,
s. 295.
3
AĞAOĞULLARI, Mehmet Ali: Ulus- Devlet ya da Halkın Egemenliği, İmge Kitabevi,
Ankara 2006, s. 9.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT