Nuclear Plant Operator's Civil Liability in the Framework of International Nuclear Civil Liability

AuthorArs.Grv. Ayse Aslihan ERBASI ÇUHADAR
Pages342-378
Uluslararası Nükleer Sorumluluk Rejimi Çerçevesinde Sivil Amaçlı Nükleer Santral İşletenin Hukuki
Sorumluluğu
342 İ Ü H F D Ö S C Y 
Nuclear Plant Operator's Civil Liability in the Framework of
International Nuclear Civil Liability
Abstract
The countries hitherto wished to promote nuclear energy production
from the earlier stages of nuclear industry have always been inclined to
act with the awareness of their responsibilities regarding the protection of
the welfare of their citizens and proper compensation of the losses of
possible victims in the event of a nuclear accident. Thus countries have
always sought to protect public from the exceptional risks created by the
nuclear energy production and to reconcile the economic interests of the
nuclear power industry and their protection against the destructive
compensation demands of investors and suppliers. This, in turn,
culminated in the formulation of a special regime where the extraordinary
risks involved in the nuclear power production are taken into
consideration by withdrawing from tort law rules. Such regime
constitutes the foundation of the international nuclear liability law
acknowledged by most industrialized countries today. "
Keywords: Nuclear Energy, Nuclear Power Plant, Nuclear
Damage, Civil Liability Regime for Nuclear Damage, State Liability
GİRİŞ:
Nükleer endüstrinin gelişmeye başladığı erken dönem sırasında
sanayileşmiş ülke hükümetlerinin birçoğu, nükleer enerjiyi ekonomilerini
hızla kalkındıracak ve refah seviyesini arttıracak çekici bir kaynak olarak
algılamıştır. Her ne kadar bu dönemde hükümetler, Çernobil gibi büyük
bir felaketin gerçekleşebileceğini tahmin edememiş olsalar da, iyonize
radyasyonun gen çapta yayılması sonucunu doğuracak ciddi bir nükleer
vakıanın gerçekleşmesi halinde insan sağlığının, kamuya ve özel kişilere
ait mülklerin, çevrenin ve ekonominin geniş çapta etkileneceği şekilde
ciddi sonuçların ortaya çıkabileceğinin farkındaydılar. Ayrıca nükleer
enerji üretimini teşvik etmek isteyen devletler, vatandaşlarının refahını
korumalarına ve nükleer bir kaza halinde mağdur olacak kişilerin
Arş. Grv. Ayşe Aslıhan ERBAŞI ÇUHADAR
İ Ü H F D Ö S C Y  343
zararlarının uygun bir şekilde tazminini sağlamalarına yönelik
sorumluluklarının da bilincindeydiler.
Ancak kamunun güvenlik ihtiyacının yanı sıra yeni nükleer
tesislerin hayata geçebilmesi için, bu projelerde görev alacak potansiyel
yatırımcıların, inşaatçıların, servis-teknoloji ve malzeme tedarikçilerinin
de nükleer bir kazanın gerçekleşmesi sonucunda kazanın mağdurlarının
sorumluluğa ilişkin olası talepleri nedeniyle yaşayacaklarına ilişkin
finansal kaygılarının ortadan kaldırılması gerekmekteydi. Çünkü sayılan
tüm bu aktörler, olası bir kazanın yaratacağı sınırsız sorumluluk halinin
finansal sonuçları nedeniyle işletmelerinin iflas etmesinden çekindikleri
için, nükleer endüstrinin gelişimine katkıda bulunma konusunda şüphe
içerisindeydiler.
Hükümetler, olası mağdurlar ve olası yatırımcılara ilişkin bu iki
sorunun da ortak çözümü için nükleer enerji üretiminin yarattığı istisnai
riskten kamunun korunması gerektiğini ve bunu yaparken de gelişmiş bir
nükleer güç endüstrisinin ekonomik çıkarları ile yatırımcı ve tedarikçilerin
yıkıcı tazminat talepleri karşısında korunmaları ihtiyacının uzlaştırılması
gerektiğini fark ettiler. Böylelikle endüstrinin gelişimine yönelik hukuki
ve finansal engeller ortadan kaldırılırken, masum üçüncü kişilerin
uğrayacağı olası zararların tazmininin garanti altına alınması bir sonraki
hedef haline gelmiştir. Ancak bu çözümün hayata geçirilmesi karşısındaki
en büyük engel haksız fiil hukukuna ilişkin olağan kuralların
konvansiyonel risklere uygulanmasında hiçbir sorun yokken; nükleer
kazalara uygulanması halinde olası mağdurlara yardım etmekten ziyade
onların zararlarını tazmin etmede sorun yaşamalarına neden olacak
olmasıdır. Çünkü mağdurlar olası bir kaza sonucunda özellikle de
konunun karmaşık teknolojik ayrıntılar içermesi nedeni ile nükleer kazaya
karışan kişilerden (tesisi dizayn eden mi, inşa eden mi yoksa tesisin
tedarikçisi mi, vs.) hangilerinin hukuki olarak sorumlu olacağını ayırt
etmede zorlanacaklardır. Ayrıca haksız fiil hukukuna ilişkin olağan
kurallar, mağdurların kazaya ilişkin faillerin biri ya da birçoğunun
davranışları ile kaza arasında bir illiyet bağı kurmalarını da
Uluslararası Nükleer Sorumluluk Rejimi Çerçevesinde Sivil Amaçlı Nükleer Santral İşletenin Hukuki
Sorumluluğu
344 İ Ü H F D Ö S C Y 
gerektirecektir. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bahsi geçen
olağan kurallardan uzaklaşmak, nükleer güç üretiminde yer alan
olağanüstü risklerin dikkate alındığı özel bir rejimin formüle edilmesinin
yolunu açmıştır. Günümüzde bu rejim birçok sanayileşmiş ülkede kabul
gören uluslararası nükleer sorumluluk hukukunun da temelini
oluşturmaktadır
1
.
Bu çalışma kapsamında öncelikle nükleer enerjinin üretimi ve bu
süreç zarfında meydana gelmiş olan önemli kazalar hakkında kısaca bilgi
verilecek, ardından da uluslararası nükleer sorumluluk hukuku rejimi ele
alınacaktır.
1. NÜKLEER ENERJİNİN TANIMI
20. yüzyılın ortalarına doğru 2000 yıldır kabul gören ‘Her
maddenin atom adı verilen ve bölünemeyen parçacıklardan oluştuğu’ na
ilişkin önermenin yanlış olduğu ortaya cıkmış; bunun sonucunda da 1938
yılında Otto Hahn, Fritz Strassman, Lise Meitnerve ve Otto Frisch adlı
Alman fizikçiler, Uranyum üzerinde yaptıkları denemeler sonucunda atom
çekirdeğini parçalamayı başarmışlardır. Takip eden yıllarda Amerika
fizikçi Enrico Fermi, zincirleme reaksiyonu kontrol altına almayı
başararak, 1942 yılında nükleer enerjinin üretilmesine olanak sağlamıştır.
Bu üretim, basit bir anlatımla ağır radyoaktif (Uranyum gibi) atomların bir
nötronun çarpması ile daha küçük atomlara bölünmesi (fisyon) veya hafif
radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomları oluşturması (füzyon)
sonucu çok büyük bir miktarda enerji açığa çıkmasına dayanır.
Bu sürecin gerçekleştirilerek, nükleer enerjinin ortaya çıkarılması
ve diğer enerji tiplerine dönüştürülmesi için nükleer
reaktörler kullanılmaktadır. Sıcak savaşı izleyen soğuk savaş yıllarında
gerek geleneksel enerji kaynaklarının tükenebilir doğası gerekse petrol
fiyatlarında politik sebepler nedeniyle yaşanan ani dalgalanmalar nükleer
enerjinin silah üretimi dışında ‘barışçıl’ amaçlar için kullanımına
1
Julia Schwartz, “Liability and Compensation for Third P arty Dama ge Resulting from a
Nuclear Incident” içerisinde International Nuclear Law: History Evolution and
Outlook , OECD Publications, 2010, s. 307-308 (OECD 2010, s:307-355)

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT