Non-responsibilty of administration on damages caused by social events

AuthorArs. Grv. Kürsat AKÇA
Pages988-1020
Arş. Grv. Kürşat AKÇA
988 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015
social risk passed to Turkish Law from French Law, damage caused by
such social events must be compensated by the Administration. This
principle is a case law principle which obligates the Administration to
compensate damage regardless the existence of causal link between the
damage and the social event. The absences of causal link bring the legality
of the principle of social risk into question.
Keywords: administration, social events, principle of social risk,
responsibility of administration, causal link.
GİRİŞ
Toplantı ve gösteri hürriyeti demokratik hukuk devletlerinin
vazgeçilmez enstrümanlarıdır. Zira toplantı ve gösterilerin olmadığı bir
ülkede baskının, zulmün ve dayatmanın olduğu anlaşılır. Özellikle
Türkiye gibi farklı ideolojik düşüncelerin yaşandığı ülkelerde toplantı ve
gösteriler kitlelerin tepkilerini, eleştirilerini veyahut sevinçlerini en iyi
kanalize edebilecekleri yollar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu önemi
sebebiyle toplantı ve gösteriler birçok ülke anayasasında temel bir hak
olarak ihdas edilmiştir. Nitekim ülkemizde 1982 Anayasası 34.
maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı temel bir hak olarak
düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre; “Herkes, önceden izin almadan,
silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahiptir”. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı günümüz modern
dünyasında özellikle teknolojinin gelişmesiyle farklı bir boyuta
taşınmıştır. Twitter, facebook, youtube gibi sosyal medya araçları
sayesinde kitleler daha sık, daha hızlı ve daha organize bir şekilde hareket
edebilmekte, birbirleriyle sürekli iletişim halinde kalarak toplantı ve
gösterilerini dünyanın bir ucuna rahatlıkla duyurabilmektedir.
Temel bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı diğer tüm
temel hak ve hürriyetler de olduğu gibi insanlar tarafından kötüye
kullanılma ihtimalini içinde barındırmaktadır. Özellikle toplantı ve gösteri
yürüyüşü hakkını normatif hukukun belirlediği sınırlar içerisinde
gerçekleştirmeyen göstericiler kamu düzenine zarar veren toplumsal
Toplumsal Olaylar Nedeniyle Oluşan Zararlardan İdarenin Sorumsuzluğu
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015 989
olaylara neden olabilmektedir. Bu olaylarda eylemin hiçbir şekilde tarafı
olmayan kişiler ile olayın gerçekleştiği mahalde yer alan her türlü taşıt,
gayrı menkul ve kamu malı zarar görebilmektedir. Anayasamızda toplantı
ve gösterilerin izinsiz yapılacağının hüküm altına alınması, günümüzde
kitlelerin daha seri ve etkin bir şekilde organize olması gibi sebeplerle
toplumsal olayların ve bu olayların doğurduğu zararlara kimlerin neden
olduğu her zaman tespit edilememektedir. Toplumsal olaylara kimlerin
neden olduğu tespit edilirse zarar görenler ve idare açacakları hukuk
davalarıyla gördükleri zararın tazminini talep edebileceklerdir veya
idarenin bir kusuru varsa, idare hizmet kusuru kapsamında bu zararları
tazmin edecektir. Bu ihtimallerin olmadığı durumlarda ise zarar gören
kişilerin zararlarının kim tarafından nasıl karşılanacağı sorusu gündeme
gelecektir.
Fransız İdare Hukuku’ndan Türk İdare Hukuku’na geçen “sosyal
risk ilkesi”ne göre idare her türlü toplumsal olaylar ve terör eyleminden
doğan zararları karşılamakla yükümlüdür. Bu ilke Danıştay kararları ve
doktrin görüşleriyle ayakta tutulan içtihadi bir ilkedir. Buna göre idare,
zarar ile arasında illiyet bağı olmasa dahi zararı karşılamalıdır. İster
kusurlu olsun ister kusursuz olsun illiyet bağı idarenin sorumluluğun
şartlarından biri olduğu için sosyal risk ilkesinin hukukiliği tartışmalıdır.
Çalışmamızda sosyal risk ilkesinin toplumsal olaylar açısından
idarenin sorumluluğunu sağlayacak bir ilke olup olmadığı incelenecektir.
İlkenin terör eylemleri açısından ise artık bir önemi kalmamıştır. 5233
sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanmasını
Hakkında Kanun
1
ile terör eylemlerinden doğan zararlar artık bu kanuna
göre tazmin edilecektir. Dolayısıyla biz sadece terör eylemi niteliğinde
olmayan toplumsal olaylar açısından konuyu irdeleyip 5233 sayılı kanunu
çalışmamızın dışında tutacağız. Bunu yaparken doktrin ve Danıştay
kararlarını paylaşacak değerlendirmelerimizi ise sonuç kısmında toplu bir
şekilde aktaracağız.
1
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadelede Doğan Zararların Karşılanması Hakkında
Kanun, K.T: 17.07.2004, Sayı: 25535, R.T: 27.07.2004.
Arş. Grv. Kürşat AKÇA
990 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayı Cilt:2 Yıl 2015
I. GENEL OLARAK İDARENİN SORUMLULUĞU
İdarenin yapmış olduğu eylem ve işlemlerden sorumlu olması her
şeyden önce hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir (Any. mad. 2). Ayrıca
Anayasa’nın 125. maddesi, idarenin eylem ve işlemlerinden
sorumluluğunu doğrudan düzenlemektedir. Maddeye göre; “İdare, kendi
eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür”. Madde
metninden anlaşılacağı üzere idare, ister kusurlu olsun ister kusursuz
olsun her türlü eyleminden dolayı sorumlu olacaktır. Buradan hareketle
idarenin sorumluluğunun doğabilmesi için ortada “idarenin bir eylem veya
işlemi olması”, zararın doğması” ve bu zararla eylem veya işlem
arasında illiyet bağı olması” gerektiği söylenebilir.
İdari İşlem veya Eylem: İdarenin sorumluluğunun doğabilmesi için
her şeyden önce ortada bir idari işlem veya eylem olmalıdır. İdari eylem,
idari işleme dayanabileceği gibi bir idari işleme dayanmayan idari eylem
de söz konusu olabilir. Yine idari işlem veya eylem neticesinde idarenin
sorumlu tutulabilmesi için mutlaka bu idari davranışın icrai olması
gerekmemekte ihmali davranış ile sorumluluk doğabilmektedir
2
.
Zarar: İdarenin sorumluluğunun doğabilmesi için gereken ikinci
şart ise idareden kaynaklı bir zararın söz konusu olmasıdır. Söz konusu
zararlar maddi nitelikte olabileceği gibi manevi nitelikte de olabilir
3
.
Maddi nitelikteki zararlar daha çok kişinin malvarlığının pasifini arttıran
veya aktifini azaltan zararlardır. Manevi zararlar ise kişilerin ruhsal
bütünlüğünü bozan tinsel zararlardır. Zararın idarece karşılanabilmesi için
zararın mevcut olması gerekmektedir. Henüz doğmamış zararların idarece
karşılanması mümkün değildir. Ancak ileride gerçekleşmesi muhakkak
olan zararların tazmini istenebilecektir
4
.
2
GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayınevi, 10. Baskı, s. 383; TAN, Turgut,
İdare Hukuku, Turhan Kitabevi, 3. Baskı, Eylül 2014, s. 475; KALABALIK , Halil,
İdarenin Temel Kavram ve Kurumları, Sayram Yayınları, Mart 2014, s. 571.
3
SANCAKDAR, Oğuz, İdare Hukuku, 3. Baskı, Seçkin Yayınları, Ağustos 2013,
Ankara, s. 762; TAN, s. 479; KALABALIK, s. 573-574.
4
GÜNDAY, s. 383-384.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT