Law sociology basic approaches

AuthorYrd. Doç.Dr. Ethem ÇALIK
Pages62-81
Yrd.Doç.Dr.Ethem ÇALIK
62 İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:3 Sayı:2 Yıl 2012
LAW SOCIOLOGY BASIC APPROACHES
Abstract
The first movement that showed up with regard to the origin of law
is the natural jurist approach. This movement which was represented by
the Sophists in the 5th century B.C argued that slavery was contrary to
inherent equality of human beings. The Stoics in the Hellenistic period
claimed that living in coherence with the laws of nature was a necessity of
reason. Cicero in Rome maintained that the natural law was nothing more
than reason harmonious with the nature. The natural jurist approach was
represented by Thomas Hobbes and by John Locke in modern times. Both
thinkers took advantage of natural law in legitimation of political regimes.
The developments that occurred in 19th century led to positivism in law.
While analytical positivism accepts as legitimate the law legislated by
authorized agencies, sociological positivism seeks the origin of law in
social structure. On the normative positivism, that a certain juristic norm
rooted in a specific rule decrees and prohibits a specific behavior in a
specific way is sufficient for its being accepted as legitimate.
Keywords: law, movement, jurist, equality, nature, reason,
legitimation.
Tabiî Hukuk Yaklaşımı
1.1 Antikçağ’da Tabiî Hukuk Yaklaşımı
Tabiî hukuk yaklaşımı, insanın doğuştan gelen bir takım tabiî
haklarının olduğuna inanılmasıdır. Bu anlamda alınınca da tabiî hukukun
felsefî ve teorik temelleri Antik Çağ’a kadar geri gider.
M.Ö.5. yüzyılın ortalarında Sofistler, doğadan olan ile insanlar
tarafından konulan kurallar arasında bir ayırım yaparlar ve ikincileri
reddederler. Sofistler’den Antiphon, tabiî hukuk ile pozitif (insanın
koyduğu) hukuk arasındaki zıtlığa dikkat çekerek, ‘yanlış sanılara(doxa)
dayanan ‘konulmuş’ (pozitif) yasaların güçsüz olduğunu söyler ve
buradan insanların doğuştan eşit oldukları sonucunu çıkarır’. Ona göre
yalnız Yunanlılar kendi aralarında değil, Yunanlılar ile Barbarlar da
Hukuk Sosyolojisindeki Temel Yaklaşımlar
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:3 Sayı:2 Yıl 2012 63
eşittir1. Bu anlayışın bir sonucu olarak, toplumdaki imtiyazlara ve dolayısı
ile de köleliğe karşı çıkarlar.
Tabiî hukuk ve onun da temeli olan tabiî hak meselesi Antik
Çağ’dan beri neredeyse her türlü sosyal ve siyasî felsefeye temel
yapılmıştır. Yani toplumdaki eşitsizlik ve imtiyazlar da tabiî hukuk
temelinde izah edilebilmiştir. Meselâ Antik Yunan filozoflarından Platon
ve Aristo, köleliği meşrulaştırırken, onun bu ‘tabiî’liğine dikkat
çekmişlerdir. Bunlardan Platon, toplumu 1) Filozoflar, 2) Askerler, 3)
Tüccarlar, zanaatkârlar, çiftçiler, köleler şeklinde sınıflara ayırdıktan
sonra, üçüncü sınıfın insan vücudunun aşağı kısımlarına atılan şehvetli
ruha karşılık olduğunu ve ona yakışan şeyin de, kendisi için düşünen ve
harbeden yüksek sınıfa itaat etmek olduğunu söyler2. Aristo da bu konuda
hocasını takip eder ve ‘kölelerin yapacağı işi görecek makineler icat
edilmedikçe, köleliğin bir doğal kurum olarak kalacağını söyler3. Hatta
Aristo’ya göre bu aşağı dereceden işleri görmeye yaradılış olarak mahkûm
olan yalnızca bireyler değil, belki kavimler de vardır. Yunanlılar ile
Barbarları (Yunanlı olmayanları) karşılatırınca, bu yargının verilmesi
gerekir4.
Helenistik dönem filozoflarından Stoalılar da (M.Ö.3. yüzyıl)
‘doğaya aykırı olan’ ile ‘doğal olan’ arasında ayrım yapmışlar ve doğaya
aykırı olanın insanda içgüdülerin ağır basıp üstünlük kazanması, doğal
olanın ise, herkeste bulunan, herkeste bir olan aklın egemen, üstün olması
olduğunu söylerler. Onlara göre doğal olan akla uygun olandır. Bu ikisi
aynı şeydir5.
Stoalılar’ın tabii hukuk anlayışına olan hizmetleri, esas olarak
tabiata uygun yaşamayı tavsiye etmeleri, bunun da akla uygun ve aklın
egemen olduğu bir yaşama biçimi olduğu yolundaki anlayışlarının daha
sonraki tabiî hukukçu düşünürlere ilham kaynağı olmasıdır. Bu
1 Zikreden: Gökberk, Macit (1980); Felsefe Tarihi, İstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları, s: 46
2 Weber, Alfred (1998); Felsefe Tarihi, Çev: H. Vehbi Eralp, İstanbul: Sosyal Yayınları, s: 6
3Vorlander, Karl (2004); Felsefe Tarihi, Cilt I-II, Çev: Mehmet İzzet-Orhan Saadedd in,
İstanbul: İz Yayıncılık, s: 159
4 Aynı eser, s: 159
5 Gökberk, Macit; a.g.e, s: 106

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT