IN ACCORDANCE WITH LABOUR LAW NO.4857 RECEIVING THE DEFENSE OF THE WORKERS ON THE TERMINATION OF THE LABOR CONTRACT

AuthorBaris DUMAN
Pages1-17
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi – İnÜHFD 11(1): 1-17 (2020)
4857 Sayılı İş Kanunu Çerçevesinde İş Sözleşmesinin Feshinde İşçinin Savunmasının Alınması
1
4857 SAYILI İŞ KANUNU ÇERÇEVESİNDE İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİNDE
İŞÇİNİN SAVUNMASININ ALINMASI
IN ACCORDANCE WITH LABOUR LAW NO.4857 RECEIVING THE DEFENSE OF THE
WORKERS ON THE TERMINATION OF THE LABOR CONTRACT
Barış DUMAN*
Makale Bilgi
Gönderilme:01/12/2019
Kabul: 14/01/2020
Özet
İş h ukukunun temel a maçlarından biri de işçi ve işveren arasındaki çalışma ilişkisinin
devamlılığını sağlayacak ted birlerin alınmasıdır. İş sözleşmesinin sona erdirilmesi
öncesinde, savunma hakkı verilmesi, işçinin , hakkındaki iddiaları öğrenme olanağını
sağlayacaktır. Hakkındaki fesih nedeni olabilecek iddiaları öğrenen işçinin yapacağı
savunmanın mahiyeti, taraf olunan iş ilişkisi bakımından son derece önemlidir. İşçi
yapacağı savunmayla işverenin objektif bir değerlendirmeyle fesih iradesini değiştirebilir.
Diğer bir ifadeyle işveren, işçisinin yapacağı savunmaya göre iş sözleşmesini sona erdirme
yönündeki niyetinden vazgeçebileceği gibi yapılan savunmaya itib ar etmeyerek
aralarındaki sözleşmeyi sona erdirebilir. Yasal olarak iş güvencesi kapsamındaki iş
ilişkilerinde, işveren tarafından işçi davranışı ve verimine bağlı fesih sebepleri karşısında
tanınması zorunlu olan savunma hakkı, ileride yaşanabilecek uyuşmazlıklarda, ispat
hukuku açısından yazılı olarak ve de fesih bildirimi öncesinde kullandırılması gerekir.
Çalışmamızda İş Kanununun 19. maddesinde yer verilen ve iş veren tarafından işçinin
kişiliğine bağlı fesih sebepleri bakımından gerçekleştirilmesi muhtemel fesih işleminin
geçerlilik koşulu olarak düzenlenen savunma hakkı, mevzuat, öğreti görüşleri ve Yargıtay
kararları çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler
İş Güvencesi,
Fesih,
Savunma Hakkı,
İşçi Davranışı,
İşçi Verimliliği.
Article Info
Received: 01/12/2019
Accepted: 14/01/2020
Abstract
One of the main aims of labour law is to take measures to ensure the continuity of the
working relationship between the worker and the employer. Prior to the termination of the
employment contract, granting the right of defence would allow the worker to learn about
the allegations against him/her. The nature of the defence to be made by the worker w ho
learns the claims that may be the cause of termination against him is extremely important
in terms of the business relationship to which he is a party. The employee may change the
employer's will to terminate with an objective assessment through his/her defence. In other
words, the employer may give up his intention to terminate the employment con tract
according to the defence of employee, or may terminate the contract between them by not
giving credit to the defence made. The right of defense, which is legally required to be
recognized by th e employer in respect of the reasons for termination due to worker
behavior and efficiency, in labor relations under the scope of labor security, must be
exercised in writing in respect of the law of proof and before the notification of termination
in future disputes. In our study, the right of defense, which is the condition of validity o f
the termination procedure, which is regulated in article 19 of the Labor Law and which is
likely to be carried out by the employer in terms of re asons for termination due to the
personality of the worker, has been evaluated within the framework of legislation, doctrine
opinions and Supreme Court decisions.
Keywords
Labour-Job Protection,
Termination,
The Right of Defense,
Worker Behavier,
Worker Productivity.
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır
* Dr., İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili.
Inonu University Law Review InULR 11(1): 1-17 (2020)
Barış DUMAN
2
I. GİRİŞ
İş hukukunun temel prensiplerinden birisi de işçinin içinde bulunduğu çalışma ilişkisi
kapsamında, iş sözleşmesinin devamına ilişkin işveren iradesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek,
yarın ne olacak kaygısı yaşamadan iş görme edimini ifa etmesinin sağlanması; bir başka ifadeyle
işverenin, iş sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin keyfi uygulamalarına karşı işçinin güvence
altında çalışacağı yasal bir ortamın teminidir
. Söz konusu güvence işçinin iş sözleşmesinin
devamı konusunda işverene karşı mutlak biçimde korunmasını değil; işçi, işveren ve işyeri
denkleminde sözleşmenin işveren tarafından feshinde yasanın öngördüğü geçerli nedenlere dayalı
olarak, yargısal denetime olanak verecek biçimde hareket edilmesini garanti ederken, yasal
sınırların aşılarak hareket edildiğinin tespit edilmesi halinde de işverene hukuki olarak
sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğuracaktır
.
İş güvencesi olarak adlandırılacak prensiple, işverenin iş sözleşmesinin feshi konusundaki
özgürlüğü, sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak uluslararası ve ulusal düzenlemelerle
sınırlandırılmıştır
. Avrupa Konseyine üye ülkeler tarafından kaleme alınan ve ülkemiz tarafından
da bazı maddelerine çekince konularak 2006 yılında kabul edilen 1996 tarihli (Gözden
Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartının
24. maddesi, çalışanların iş sözleşmesinin feshinde geçerli
neden aranmasını, geçerli neden olmaksızın yapılacak fesihler karşısında işçinin tazminat ve diğer
yardımlar yoluyla korunmasında sözleşmeci devletlere yükümlülük getirmiştir. Türkiye
tarafından 1994 yılında onaylanan, Uluslarası Çalışma Örgütü’ nün (İLO) 158 sayılı “Hizmet
İlişkisine Son Verilmesi” konulu sözleşmesi
ise, iş sözleşmesinin sona ermesine ilişkin usul ve
esasları belirlerken 7. maddesiyle de, işçinin fesih öncesi savunma hakkının verilmesinin garanti
edilmesini düzenlemiştir. 158 sayılı Sözleşmeyi tamamlayıcı mahiyetteki 166 sayılı Tavsiye
Kararıyla da işverenin iş sözleşmesini sona erdirirken fesih bildiriminin yazılı olması ve işçinin
fesih sebebini öğrenme hakkının tanınması ilkesine yer verilmiştir
.
1982 Anayasasının 49. maddesinde, çalışma herkesin hakkı ve ödevi olarak düzenlenirken,
devletin çalışanları koruyucu, çalışmayı destekleyen ve de çalışma barışını gözeten tedbirleri alma
ödevi düzenlenmiştir. 10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe
giren 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddelerinde ise, 158 sayılı İLO sayılı Sözleşmesi
esas alınarak iş güvencesine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, bu kapsamda işçinin yasal olarak
bağlı olduğu statü, iş sözleşmesinin türü, işyerinde çalışan işçi sayısı, çalışma süresi ve de işveren
vekili olmamaya ilişkin koşullara bağlı bir yasal çerçeve kabul edilmiştir.
İş Kanunu (ve Basın İş Kanunu) kapsamında, belirsiz süreli iş sözleşmesine dayalı olarak,
otuz veya daha fazla işçinin çalışmakta olduğu işyerlerinde, en az altı aylık kıdemi bulunan
işçilerin sözleşmesinin feshinde, işveren, Kanunda yer verilen sebeplere dayalı olarak ve usul
hükümlerine uygun biçimde hareket etmediği takdirde, feshin geçersizliği, işe iade ve tazminat
hükümleriyle karşı karşıya kalabilecektir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki iş güvencesinin
temelini oluşturan yasal düzenlemelerden biri de işveren tarafından sözleşmenin geçerli ve belirli
sebeplerle feshi öncesinde, işçiye savunma hakkı verilmesidir. Savunma hakkının kullandırılması
işveren için yasal bir yükümlülük iken, işçi için iradi bir tasarruftur. Çalışmamızda iş güvencesi
kapsamındaki iş ilişkilerinde işveren tarafından iş sözleşmesinin sona erdirilmesi sürecinde
işçisine savunma hakkı tanınması zorunluluğunun 4857 sayılı İş Kanunundaki düzenleniş şekli,
GÜZEL, Ali: “İş Güvencesine İlişkin Yasal Esasların Değerlendirilmesi”, I. Oturum, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik
Hukukuna İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Galatasaray Üniversitesi 28 -29 Mayıs 2004, 2004 yılı Toplantısı,
İstanbul Barosu Yayını, İstanbul 2004, s.17; SOYER, Polat: “Feshe Karşı Korumanın Genel Çerçevesi ve Yargıtay
Kararları Işığında Uygulama Sorunları”, I. Oturum, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2005 Yılı Toplantısı,
İstanbul 2005, s.27.
GÜZEL, s.17; ALP, Mustafa: “İşçinin Feshe Karşı Korunması (İş Güvencesi Yasası)”, DEHFD, 5(1), 2003, s.1.
ALPGAGUT, Gülsevil: “Yargıtay Kararları Işığında İş Güvencesi ve Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik”,
Bankacılık Dergisi, S.65, 2008, s.89.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni takviye eden bir sözleşme olarak, çalışma ve ekonomik hakları garanti eden
Avrupa Sosyal Şartı (Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi), ek protokoller ve yeni haklarla kapsamı genişleyerek Gözden
Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı olarak çalışma hayatına nüfuz eden belge hakkında ayrıntılı değerlendirme için bkz.
GÜLNUR, Emine: “Avrupa Sosyal Şartı ve Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı”, TBB Dergisi, S.77, 2008, s.123-
165.
https://www.ilo.org/ankara/conventions-ratified-by-turkey/WCMS_377301/lang--tr/index.htm (Erişim tarihi:
20.11.2019).
AKTUĞ, Semih Serkant: “İş Güvencesinin Uluslararası Dayanakları”, EÜHFD, XIII(1-2), 2009, s.230.

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT