Gec Osmanli'dan Erken Cumhuriyet'e Siyasal Seckinlerin Suriye'ye Bakisi: Huseyin Cahit Yalcin ve Falih Rifki Atay Ornekleri/The Viewpoint of the Political Elite towards Syria from the Late Ottoman to the Early Republic: The Cases of Huseyin Cahit Yalcin and Falih Rifki Atay.

AuthorKuyumcuoglu, Ozan

Giris

Suriye'de 2011'den baslayarak savasa donusen bunalim bir yandan sayilari milyonlari bulan Suriyeli gocmenlerin Turkiye'ye siginmasi gibi devasa insani sorunlara yol acarken, bir yandan da Turkiye'yi genis kapsamli guvenlik sorunlariyla karsi karsiya birakmistir. Turkiye'nin zamanla icinden cikilmaz bir hale gelen bunalim karsisinda izledigi politikalarin

amaclarini gerceklestirmesinde karsilastigi zorluklar bu politikalarin kamuoyu katinda artan olcude sorgulanarak tartisilmasini da beraberinde getirmistir. Iktidar cevrelerinin tartismalar sirasinda Suriye politikasina kamuoyu destegi saglamak icin kullandigi soylem onceleri "ortak tarih ve kardeslik" anlayisindan soz ederken, zamanla Osmanli Imparatorlugu'nun Ortadogu'dan cekilmesi surecine iliskin bazi tarihsel verilere secici olarak basvuran bir anlatiya yonelmistir. Turkiye'nin son yillarda Ortadogu'ya donuk politikasinda en fazla yer verilen tarihsel veri "musterek tarih" temasi olmustur. Bolge halklarinin bir arada yasama deneyimlerinin yadsinamaz bir tarihsel gerceklik olmasina karsin, Ortadogu'nun tarihinde Turkiye'nin ardili oldugu Osmanli Imparatorlugu'nun konumu goz onune alindiginda, ortak tarih vurgusu ister istemez Turkiye'nin bu ulkelerle kuracagi yeni iliskinin hiyerarsik niteliginin agir basacagini akla getirmektedir. Kaldi ki Arap isyanlarinin ilk asamalarinda iktidar cevrelerince dile getirilen, Turkiye'nin "Ortadogu'da degisimin oncusu ve sozcusu" olacagina iliskin aciklamalar, (1) ortak tarihe dayanan yeni iliskinin esitlik temelinde kurulmayacagini aciga vurmaktadir.

Iktidar cevrelerinin Arap isyanlari sirasinda kullandigi soylemin bir baska unsuru da Turkiye'nin I. Dunya Savasi sonrasinda Ingiliz ve Fransiz somurgeciligi tarafindan parcalanan Ortadogu halklarinin sorunlarina karsi kayitsiz kalmasidir. Ayni cevreler Erken Cumhuriyetin izledigi bu politikayi "yuz yillik parantez" olarak nitelemis; Arap cografyasinin Turkiye ile yeniden butunlesmesiyle bu parantezin kapatilacagi iddiasini ileri surmustur. (2)

Bir butun olarak ele alindiginda, Turkiye'nin Ortadogu politikasini desteklemek uzere kurgulanan bu soylemin tarihsel veriler kullanmis olmasina karsin, tarihsel surekliligi goz ardi ederek tasarlanmis oldugu gorulmektedir. Gormezden gelinen tarihsel surekliligin aydinlatilmasi icin Gec Osmanli'dan Erken Cumhuriyet'e gecis donemi boyunca, Suriye ile ilgili tartismalara yon veren siyasal seckinlerin gorusleri yol gosterici olabilir. Huseyin Cahit Yalcin ve Falih Rifki Atay soz konusu gecis doneminde iktidar cevrelerinde yer alan, bu cevrelerin sozcusu konumundaki yayin organlarinin yoneticiligini yapan, gorusleriyle cesitli siyasal icerikli tartismalara yon verebilen siyasal seckinlerin ilk akla gelenleri arasindadir. Yasantilarinin degisik evrelerinde Osmanli doneminde Suriye olarak adlandirilan, ancak gunumuzdeki Suriye disinda Filistin, Israil, Lubnan ve Urdun topraklarini da kapsayan genis bir bolgede calismis, yasamis ya da geziler yapmis olmalari da ayrica belirtilmesi gereken bir baska noktadir. Gerek Yalcin gerekse Atay, bolgeye ozgu gelismeleri yakindan izlemis; bolgeyle ilgili tartismalara iliskin cok sayida yazi kaleme almislardir. Yalcin II. Mesrutiyet yillarinda "Tanin" gazetesi vasitasiyla Ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin (ITC) siyasi gorus ve faaliyetlerini, dolayisiyla Cemiyet'in Suriye'ye bakisini kamuoyuyla paylasirken, Atay benzer bir gorevi Cumhuriyet yillarinda "Hakimiyet-i Milliye" ve "Ulus" gazeteleri uzerinden yerine getirmistir. Ozellikle Falih Rifki Atay'in "Ates ve Gunes" ve "Zeytindagi" kitaplari gecis doneminin siyasi seckinlerinin bu bolgeye iliskin goruslerini yansitan en kapsamli eserler arasinda yer almaktadir. Yalcin ve Atay'in goruslerinin, yakin olduklari iktidar cevrelerinin soz konusu tartismalara donuk bakis acisini yansittigi, hatta bazilarinin iktidar cevrelerinin onayi alindiktan sonra dile getirilmis oldugu varsayilabilir. Bu tartismalara bir butun olarak bakildiginda, ozel olarak Suriye, genel olarak Ortadogu cografyasina gosterilen ilginin belirtilen donem boyunca kesintisiz bir bicimde surdugu gorulmektedir.

Bu cercevede bu calismanin uc temel amaci bulunmaktadir. Bunlardan birincisi Cumhuriyet'e gecisin ardindan Turkiye'nin Ortadogu'ya "sirtini donup donmedigine" iliskin tartismalara katki saglamaktir. Cunku Turkiye'nin basta Arap ulkeleri olmak uzere Islam dunyasindan uzaklastigini ileri suren cevrelerin Erken Cumhuriyet donemi dis politikasini elestirmeleri, yukarida deginilen sorulari gundeme getirmektedir. Ikincisi Imparatorluk yillarinda bir "ic politika" meselesi olan Turk-Arap iliskilerinin Cumhuriyet doneminin Suriye, Lubnan, Filistin ve Urdun'u icine alan "Bilad-i Sam" cografyasina yonelik "dis politikasina" yansimasini irdelemektir. Bu asamada Nobert Elias'in "surec sosyolojisi" kavrami Imparatorluk yillarindaki Bilad-i Sam algisi ile Erken Cumhuriyet doneminin bu cografyaya yonelik politikasi arasindaki baglantinin niteliginin anlasilmasinda yardimci olabilir. Elias'a gore Avrupa'daki ulus-devletlerin ortaya cikis surecinde toplumlarin tarihsel tecrubeleri ve deger yargilari etkili olmustur. Ozellikle aydinlanma donemiyle ortaya cikan degerler, Avrupali kimliginin insasinda temel bilesenler olarak one cikmistir. (3) Ayni surecin farkli dinamikler cercevesinde olsa da, Turkiye Cumhuriyeti'nin insasi icin de gecerli oldugu varsayilabilir. Cok uluslu imparatorlugun yonetiminde yasanan zorluklarin, Cumhuriyet seckinlerini "olabildigince homojen bir ulus yaratma" konusunda tesvik etmesi, "surec sosyolojisi" baglaminda aciklanabilecek orneklerden birisidir. Imparatorlugun son yillarindaki toprak kayiplari ile birlikte ortaya cikan "Anadoluculuk" akiminin, Erken Cumhuriyet'in ulus insasinin bilesenlerinden birisi olmasi, Elias'in tespitlerinin Imparatorluktan Cumhuriyete gecis baglaminda da ele alinabilecegini gosteren bir baska ornektir. Gecis surecinde edinilen tecrubeler, Avrupa orneginde oldugu gibi, Turkiye'de de kolektif kimligin bir parcasi olurken siyasal seckinlerin zihin dunyasini bicimlendiren temel etken haline gelmistir. Dolayisiyla seckinlerin Osmanli doneminde bugunku Suriye, Filistin, Israil, Lubnan ve Urdun'u kapsayan Bilad-i Sam'a iliskin tecrube ve deger yargilarinin Turkiye'nin ayni cografyaya yonelik politikasinin sekillenmesinde pay sahibi oldugunu ileri surmek mumkundur. Ucuncu olarak, Ittihad ve Terakki doneminin etkili seckinlerinden Huseyin Cahit Yalcin'in Cumhuriyet donemindeki Bilad-i Sam'a iliskin soylemlerinin Kemalist elitlerin sozculugunu ustlenen Falih Rifki Atay'in ayni cografyaya yonelik goruslerinden farkliligini vurgulamak ve bu farkliligin dinamiklerini analiz etmek amaclanmaktadir. Bu nedenle calismada oncelikle her iki seckinin siyasallasma surecleri uzerinde durulmus; ardindan Osmanli'dan Cumhuriyet'e gecis surecindeki Bilad-i Sam algisini incelemek icin Osmanli yillarindaki Bilad-i Sam'a iliskin gorusler tartisilmis; son olarak da Cumhuriyet doneminin Suriye ve Filistin politikasina iliskin soylemler uzerinde durulmustur.

Siyasallasma Surecleri ve Temel Gorusleri

Huseyin Cahit Yalcin ve Falih Rifki Atay'in siyasallasma sureclerinde kusak farkliligi belirleyici olmustur.1875 yilinda dogan Yalcin, 93 Harbi olarak bilinen Osmanli-Rus Savasi'nin etkilerini cocukluk yillarinda hisseden ve 1897 Osmanli-Yunanistan savasina taniklik eden kusagin temsilcisidir. Bu donem ayni zamanda Osmanli seckinlerinin Imparatorlugun butunlugunun korunmasina yonelik careler uzerine dusundugu bir zaman araligina denk gelmektedir. 1893 yilinda dogan Atay ise gencliginde Balkan Savasi'nin kaybedilmesiyle birlikte Osmanli seckinlerinin elde kalan Anadolu ve Arap topraklarinda yeni bir devlet yapilanmasi uzerinde durdugu donemin siyasi atmosferinden etkilenir. Bu tartismalari takip eden Atay, Anadolu'nun Turkler icin onemini vurgulayan makaleler yazmaya baslar.

Yalcin ve Atay'in Birinci Dunya Savasi sirasindaki deneyimleri de siyasallasma sureclerinde belirleyici olur. Atay savas sirasinda Bilad-i Sam'da yedek subay olarak gorev alir ve bu cografyanin sosyal ve kulturel yapisini yakindan tanima firsatini bulur. Yalcin ise bu donemde Bilad-i Sam'da hic bulunmadigi icin savas sirasinda yasanan gelismeleri ancak "uzaktan bir bakisla" degerlendirir. Yalcin bu cografyayla 1949 yilindaki Birlesmis Milletler Filistin Uzlastirma Komisyonu (BMFUK) gorevi dolayisiyla tanisacaktir. (4) Cumhuriyet doneminde kurucu kadroyla olan iliskileri de her iki seckinin siyasi pozisyonunu belirleyen etkenlerin arasinda sayilabilir. Atay Milli Mucadele'nin basariya ulasmasiyla birlikte Mustafa Kemal Ataturk'un yakin cevresine dahil olurken, (5) Yalcin "Yeni Turkiye'nin" yoneldigi siyasi cizgiyi elestirdigi icin "kurucu seckinlerin" arasinda yer bulamaz. (6)

Huseyin Cahit Yalcin ve Falih Rifki Atay'in siyasallasma sureclerindeki farklilik, siyasi goruslerine de yansir. Ancak bu gorus farkliligi benzer siyasi akimlarin icerisinde sekillenir. Her iki seckin de Baticilik ve Turkculuk akimlarini benimserken bu akimlari farkli bir perspektifle yorumlar. Bununla birlikte Yalcin modern merkezi devletin imparatorluk yapisi icerisinde insasini savunurken, Atay Anadolu merkezli uluslasma fikrini benimser.

Baticilik dusuncesi Yalcin'in fikir dunyasini olusturan unsurlarin basinda gelir. "Tanin'deki" yazilarinda Osmanli'nin bir Asya ulkesi degil "Avrupali medeni bir ulke oldugunu" ifade ederek, (7) Bati medeniyetine ustunluk atfeder. Bu cercevede Avrupa'da var olan uluslasma ve sekulerizm cercevesinde sekillenen toplumsal orgutlenme modelinin Osmanli toplumuna uygun oldugunu dusunur. Yalcin Baticilikla Turkculugu bir potada eritmeye calisir. II. Mesrutiyet'in baslarinda Osmanlicilik vurgusu yapan makaleler yazmis olsa da, Turkculugunu 7 Kasim 1908'deki "Millet-i Hakime" baslikli makalesi ile ilan eder. Makalesinde Osmanli topraklarinin "Turkler tarafindan zapt edilmis" olmasi nedeniyle Imparatorlugun hakim unsurunun Turkler oldugunu savunur. (8) Yalcin'in Osmanli'da hakim millet olarak...

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT