Edit

Degerli Okurlarimiz,

Yeni sayimizla sizlerin karsisindayiz. Bazi ülkelerin yogun sekilde Covid-19 pandemisini yasamaya devam ettigi, bazilarinin ise artik pandemi sonrasi döneme geçmeye çok yaklastigi arafta bir küresel siyaset döneminin meydan okumalariyla karsilastigimiz bir süreçten geçiyoruz. Saglik güvenliginin, tüm diger güvenlik türlerinin önüne geçtigi, birimizin güvenliginin hepimizin güvenligi oldugu, zorunlu oldugunun anlasilmasina ragmen ülkeler arasi is birliginin hala sinirli kaldigi bu dönem pek çok konuda ezberleri bozdu. Hangi ülkelerin gerçekten iyi bir saglik altyapisina sahip oldugunu, hangilerinin halkinin sagligini tüm diger çikarlarinin önüne geçirdigini, hangi devletlerin sosyal devlet anlayisini gerçekte hala yasatabildigini pandemi sürecinde tüm açikligiyla gördük. Hiç kuskusuz pek çok bilim alani gibi Uluslararasi Iliskiler de önümüzdeki yillarda yasadigimiz salgin hastalik döneminin sadece küresel siyasete ve dis politikaya degil, ayni zamanda insani güvenlige etkilerini de tartismaya devam edecek.

Çogumuzun hibrit çalisma modellerine geçtigi bu dönemde bizler de Uluslararasi Iliskiler dergisini sizlere vaktinde ulastirabilmek için elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. Üstelik bu dönemde dergi kurullarinda yaptigimiz istisareler sonucunda önemli bir degisime karar verdik. Buna göre, Uluslararasi Iliskiler dergisi 31 Aralik 2021'den sonra artik sadece Ingilizce yazilmis makaleleri kabul edecek ve degerlendirme sürecindeki Türkçe makalelerin süreçleri sona erdiginde tamamen Ingilizce yayim yapan bir dergiye dönüsecek. Sadik yazar ve okuyucu kitlemizin bu dönüsüm sürecinde de dergimize destek verecegini umuyoruz.

Yeni sayimiza dönersek, uluslararasi hukuktan çevre güvenligine, Türk dis politikasindan Asya'ya uzanan genis çerçevede makalelerle karsinizdayiz. Pinar Gözen Ercan ve Selin Kul'un kaleme aldiklari ilk makalemiz güncel bir sorunu uluslararasi hukuk perspektifinden inceliyor. Makale ülkelerinde yasanan çatismalar nedeniyle diger ülkelere kaçmak zorunda kalan mültecilerin durumu "koruma sorumlulugu" kavrami çerçevesinde analiz ediyor. Özellikle Suriye'de 2011'den bu yana yasanan iç savastan kaçan mültecileri, gelismis ülkelerin çogu sinirlarindan içeri kabul etmek istemedigi için yasanan insanlik dramlari gözümüzün önündeyken, makale "yasanan mülteci krizleri karsisinda uluslararasi toplumun sorumlulugu nedir" sorusu gündeme getiriyor ve "koruma sorumlulugu" kavrami çerçevesinde tartisiyor.

Piril Akin Ocak...

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT