Diplomaside Siyasi Girisimcilik: Baris Icin Arabuluculuk Girisiminin On Yili/Political Entrepreneurship in Diplomacy: A Decade of the Mediation For Peace Initiative.

AuthorApar, Burak Akc

Giris

Bazi Uluslararasi Iliskiler kuramlarina göre uyusmazlik ve çatisma uluslararasi iliskilerin sabit bir un-suruysa, bir ülkenin ihtilafli taraflar arasinda arabulucu olarak devreye girmesi de bir dis politika eylemidir. (1) Ayni sekilde, belirli bir ihtilafta müdahil olmadan, BM Sarti'nda ismen zikredilen çatismalarin barisçil çözüm yöntemi olan arabuluculugun daha fazla kullanilmasi, daha iyi bilinmesi, araçlarinin ve en önemlisi ilkelerinin gelistirilmesi, ilgili kadrolarin egitilmesi, kurumsal yapilarin tesisi gibi "kapasite" alaninda yapilan çalismalar, devletlerin dis politika eylemleri olarak incelenmelidir. Çünkü bu faaliyetler, yapilandirilmis bir dis politika "girisimi" olarak belirgin bir kurgu ve süreklilikte icra edildiginde, esasen dis politika maksadina odaklanmis bir stratejik davranis veya Schelling'in ifadesiyle bilinçli bir hesaba dayanan devlet davranisi (2 )olarak vücut bulmaktadir. Türkiye ile Finlandiya'nin Baris için Arabuluculuk girisimi bu sekilde bir dis politika ve diplomasi pratigidir. Türkiye arabuluculuk dosyasini, çok kulvarli ve birbirini destekler mahiyette bir dizi etkinligi planlayarak, farkli uluslararasi örgütlerdeki gündemleri de etkiler sekilde, kompleks sayilabilecek bir mimari ile icra etmektedir. Bunlarin belirli diplomatik sonuçlari ve ürünleri oldugu düsünüldügünde, planli ve üst düzeyde himaye gören bu diplomasi kulvarinin akademik inceleme disinda kalmasi gerek Türk dis politikasi gerek genel diplomasi ve dis politika çalismalarinda bir gedik yaratmaktadir.

Devlet ve devlet disi aktörlerin belirli ihtilaflarda üstlendikleri arabuluculuk faaliyetleri hakkinda genis bir literatür mevcuttur. Arabuluculuga yönelik çalismalar, özellikle arabuluculuk türlerine, arabulucularin yöntem ve yaklasimlarina, arabuluculugun basarili olmasinin sartlarina, arabuluculuk faaliyetinin gerçeklestirilmesi için en uygun kosullarin ne olduguna ve spesifik arabuluculuk süreçlerinin dinamik ve sonuçlarina odaklanmaktadir. (3) Uluslararasi literatürle uyumlu olarak Türkiye'nin çesitli spesifik ihtilaflarda oynamis oldugu arabuluculuk rolleri de yetkin incelemelere genis sekilde konu olmustur. (4)

Buna karsin, 2010 sonrasinda Türkiye tarafindan sahada fiili arabuluculuk faaliyetlerinden çok daha yogun bir sekilde, uluslararasi örgütlerde kapasite gelistirme diplomasisi yürütülmektedir. Önde gelen uluslararasi örgütlerde belirgin bir faaliyet alani olarak arabuluculuk konusunda tanitim, normatif çerçeve gelistirilmesi ve kapasite insa faaliyeti yapilmaktadir. Özellikle Birlesmis Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve Isbirligi Teskilati (AGIT), Islam Isbirligi Teskilati'ndaki (IIT) arabuluculuk çalismalarinda, kayda deger bir diplomatik etkilesim ve müzakere yasanmaktadir. Hatta bu çalismalarda arabuluculugun geneline samil olacak belirli normatif ve yapisal dönüsümler ortaya çikarilmaktadir. (5) Buralardaki çalismalar arabuluculuk yöntemini ve uygulamasini gelistirme iddiasini tasiyan ve bu yönde somut çiktilar ortaya koyan bir diplomatik faaliyet alani olarak akademik sorgulama ve katkilardan yararlanamamaktadir. Diger taraftan, Türkiye, bu süreçlerde görünür bir profil ortaya koymakta, hatta üç müstakil uluslararasi örgütte Arabuluculuk Dostlari Gruplarinin es-baskani olarak özel ve öncü bir konumda bulunmaktadir. Türk disisleri bakanlari da Baris için Arabuluculuk girisiminin Türkiye ve Finlandiya'nin öncülügünde ortaya çiktigi 2010 yilindan bu yana arabuluculuk konusuna söylemlerinde öncelikli bir yer ayirmislardir. Tüm bunlara ragmen, literatürde arabuluculuk ile ilgili yapilan çalismalarda, Türkiye'nin belirgin iki tarafin arasini bulmak için devreye girme nedenleri ele alinmis, ancak Türkiye'nin uluslararasi kuruluslarda oynadigi rol daha az incelenmistir. Arabuluculugun Türk diplomasisinde bir "sektör" haline gelmekte oldugu basinda yazilmis olsa da bundan sahadaki belirli faaliyetler kastedilmistir. (6) Bu açidan bakildiginda, uluslararasi örgütlerdeki anilan süreçlerin tetkikin-deki bosluk, esasen Türkiye'nin dis politika düsünce ve pratiginin incelenmesinde de bir açik anlamina gelmektedir. (7) Türkiye'nin uluslararasi örgütlerde arabuluculuk yönteminin gelisimine dair çalismalarinin Türk diplomasisinin genel kavramsallastirilmasi dâhilinde (veya haricinde) belirli bir kavramsal çerçeveye oturup oturmadigi konusunun incelenmesi mesru bir sorunsal olarak görülmelidir.

Genel olarak bakildiginda, ülkeler arabuluculuk faaliyetlerine farkli amaçlarla girismektedir. (8) Türkiye'nin arabuluculuk faaliyetleri üzerine yapilan incelemeler, ülkenin arabuluculuk faaliyetleri icra etmesinin altinda yatan nedenler üzerine degerlendirmeler sunmaktadir. Örnegin Zenelaj, Be-riker ve Hatipoglu, Türkiye'nin Bosna-Hersek'te sürdürdügü arabuluculuk faaliyetindeki amacinin Bosna-Hersek'in toprak bütünlügünün ve egemenliginin savunulmasi oldugunu belirtmistir. Çalismada "Türkiye'nin nihai hedefinin NATO ve AB çatisi altindaki üç ülke (Bosna-Hersek, Hirvatistan ve Sirbistan) arasinda daimî barisin ve refahin korunmasi" oldugunun da alti çizilmistir. (9) Türkiye'nin Afrika baglaminda sürdürdügü arabuluculuk faaliyetlerinin nedenleri degerlendirildiginde ise Akpinar, "baris-yapici rolünün Türkiye'ye, siyasetin çogunlukla istikrarsizlik ve belirsizlik ekseninde tanimlandigi bir bölgeye güvenli bir giris imkâni sagladigini" belirterek, Türkiye'nin arabuluculuk faaliyetlerini ülkenin insani dis politikasi kapsamina dahil etmistir. (10) Yazar ayni zamanda arabuluculuk faaliyetlerinin Türkiye'nin disaridaki girisimlerine dair kamuoyu destegini toplamasina yardimci oldugunu, bu faaliyetlerin görünürlügü artirmaya yardim ettigini belirtmistir.

Türkiye'nin arabuluculuk girisimlerini, ülkenin yumusak güce sahip bir devlet olarak küresel seviyede taninmasini saglamak gibi daha genis siyasi hedefler çerçevesinde ele alan çalismalar da yapilmistir. Çesitli çalismalar meyaninda Tank (11) ve Beriker (12) arabuluculugu Türkiye'nin orta büyüklükteki ülke diplomasisi içinde konumlandirmis, ülkenin arabuluculuk faaliyetlerini de yumusak güç sahibi olma mücadelesi baglaminda açiklamislardir. Literatürde farkli tanim ve kistaslar öne sürülmüs olmakla birlikte orta büyüklükteki ülke; "belirli bir bölgesel sistem içerisinde güç dagiliminda sinirli etkiye sahip olmakla birlikte kendisini dogrudan etkileyen milli ve bölgesel güvenlikle alakali konularda büyük güçlerin tutumlarini degistirebilmek ve kendi tutumunu savunabilmek için oldukça çesitli güç araçlari kullanabilen bir oyuncu" olarak tanimlanabilmektedir. (13) Türkiye bu tanima tam uymamakta ve bölgesinde etkisi yüksek olabilmektedir. Diger bir orta büyüklükteki ülke teorisine göre GSMH gibi yeterlik kistaslarinda 10. ile 30. arasinda konumlandirilan yaklasik 20 ülke farkli bir devlet siniflandirmasi olusturmaktadir. Orta büyüklükteki ülkeler, en üstteki 8 ya da 10 ülke ile en alttaki 160 ülkeden ayri tutulmaktadir. Bu ülkeler dünyadaki etkilerini artirmaya son derece isteklidirler ve bu amaçla etkilerini görülür kilacak özgün alanlar (niche areas) bulurlar. Bu özgün alanlar 'belirli uluslararasi konularda ya da belirli bir konuda uluslararasi koalisyonlar yaratmada katalizör görevi görürler'. (14) Insani yardim ve ondan ayri olarak arabuluculuk da bu tarz bir özgün alan diplomasisi için firsatlar yaratir. Örnegin Kamrava, Katar'in arabuluculugu diplomatik özgün alan olarak kullandigini savunmustur. (15) 2013'te Türk Disisleri Bakani arabuluculugun etkin, çok boyutlu ve öngörü sahibi dis politika çerçevesinin bütünlesik bir parçasi oldugunu kaydetmistir. Bu çerçeveyi mümkün kilan ise 'Türkiye'nin kendisini genis bir cografi çevrede uygun bir arabulucu haline getiren hem küresel kuzeye hem de küresel güneye olan benzersiz erisimidir. Türkiye'nin kültürel-medeniyet arka plani ile Bati'nin siyaset ve güvenlik yapilariyla olan uzun süreli deneyimi sahada önemli bir avantaj yaratmaktadir'. (16) Türkiye sözü edilen deneyimini uluslararasi platformlarda kendisi için yeni bir rolün kapisi olarak degerlendirmistir. Bu çerçevede Aras, "Türkiye'nin, yeni dis politika çerçevesi içinde Türkiye'ye uluslararasi arabulucu rolü veren yeni bir konum elde etmeye dönük hirsli hedefine" atifta bulunmaktadir. (17) Bu ifadeler, Türkiye'nin kendine has özelliklerinden hareketle, bilinçli sekilde uluslararasi diplomaside bir özgün alan yaratma çabasina isaret etmektedir.

Sözkonusu özgün diplomasi olusturma çalismalarinin, Baris için Arabuluculuk özelinde belirli bir süreklilik kazandigi, saha tecrübelerinin ötesinde bir hayat kazandigi, dis politika kavram ve vurgusunun degistigi ortamda da baki kaldigi ve uluslararasi kabul gördügü söylenebilecektir. Nitekim Türkiye, uluslararasi örgütlerdeki arabuluculuk faaliyetlerini, 2016'daki Firat Kalkani Harekâti ile baslayip 2018'de Zeytin Dali, 2019 Baris Pinari ile süren Realpolitik'i öncelemeyi kapsayan bir dis politika kavrayisini benimsediginde dahi sürdürmüstür. Bu üç harekâtla Türkiye, çikarlarini muhafaza etmek için eyleme geçecegini ve komsu bölgesinde istikrari temin etmek maksadiyla hem sert hem yumusak güç vasiflarini kullanacagini ilan etmis ve fiilen uygulamistir. "Girisimci ve insani dis politika" olarak adlandirilan bu yeni çerçeve Ocak 2017'de Ankara'da düzenlenen 9. Büyükelçiler Konferansi'nda kavramsallastirilip ilan edilmis, Agustos 2018' deki 10. Büyükelçiler Konferansi'nda daha da detaylandirilmistir. Suriye'ye iliskin olarak Türkiye-Rusya-Iran arasinda kurulan Astana süreci diplomatik alanda bu çerçevenin örneklerinden biri olmustur. Türk insaninin "girisimci ruhu ve insani degerlerine dayanan" (18) sözkonusu dis politika kavrami, sorun üreten kirilgan birden çok cografyanin merkezinde tehditlerin bertaraf edilmesi için hem sert hem yumusak güç araçlarinin etkin ve yaratici formüllerle kullanilmasi ve uluslararasi meselelerde insani temelli bir tavir benimsenmesi olmak üzere iki sütuna dayanmaktadir. Çevresindeki sorunlarin çözümü için etkin aktör olunmasi hedefi esasen arabuluculuk alanindaki çalismalarin...

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT