An Ideological Discussion on the Role of the State on the Ecological Crisis/Ekolojik Kriz Karsisinda Devletin Rolu Uzerine Ideolojik Bir Tartisma.

AuthorGulcan, Duygu Tan
PositionReport

Giris

Insan eylemlerinin dogal surecler ve yerkure uzerinde yarattigi donusumler o kadar buyuk boyutlara ulasmistir ki, insan etkisi gezegen tarihinde yasanan bes buyuk yok olus ile kiyaslanan bir guc olarak gorulmeye baslanmistir. Gezegensel kirilmalar her gecen gun buyumekte, ekosistemlerin tasima kapasiteleri sinirlara yaklasmaktadir. Gezegende yer alan ve yasami mumkun kilan sistemler daha fazla fosil yakit tuketimini veya ormanlik alanlarin yok olusunu kaldiramaz duruma gelmistir. Su, azot ve fosfor donguleri basta olmak uzere, yeryuzundeki dengeleri koruyan sistemler esik limitlerde seyretmektedir. Toprak kullanimi beseri amaclar ugruna tarimsal ve kentsel alanlar icin isgal edildikce, diger turlerin yasama imkanlari gittikce daralmaktadir. Iklim degisimi, okyanus asitlenmesi, atmosferik aerosol yuklenmesi gibi sorunlar, birbirlerini tetikleyen bir bicimde gezegensel dengelerin bozuldugunu gostermektedir.

Ote yandan bugune kadar alinan onlemlerin, cevre sorunlarini cozmede yetersiz kaldigi gorulmektedir. Bu durum devletin ekolojik kriz karsisindaki rolunun onemini gundeme getirdigi gibi devletin gerekli hamleleri yapmadaki isteksiz tavrini da ortaya koymaktadir. Bu calismanin amaci, devletin ortaya cikisi ve temel fonksiyonlarina iliskin toplum sozlesmesi kuramcilarinin goruslerinden yola cikilarak, devletin ekolojik kriz karsisindaki konumlanisini incelemektedir. Calisma bahsi gecen kriz karsisinda devletin edilgen tutumunun nedenlerini sorgulamaktadir. Bunun yaninda devletin ekolojik sorunlara yonelik fonksiyonunun ne olmasi gerektigi yesil siyasal dusunce cercevesinde tartisilmaktadir.

Savas ve Baris

Toplumsal duzenin, gecmiste var olan doga durumunun engellenemez sekilde donusumu sonucu ortaya ciktigi toplumsal sozlesme kuramcilarinin ortak soylemidir. Bugunku kurumlarin ortaya cikisini, "doga durumu" olarak niteledikleri insanligin en yalin, gelismemis halini inceleyerek ortaya koymaya calisan bu kuramlar, bugunku toplumsal yapinin ne tur ihtiyac ve baskilar sonucu olusmus oldugunu aciklamaya calisirlar. Birbirlerinden farkli sonuclara ulasan sozlesme kuramcilarinin ortak kanisi, insanlik tarihindeki bir takim gelismeler sonucu doga durumunun surdurulemez sekilde bozuldugu ve yeni bir duzenin kurulmasini mutlak bir bicimde gerektirdigidir. Bu noktadan sonra doga durumunu sonlandiran bir sozlesmeyle yeni duzen, toplumsal durum insa edilir. (1)

Thomas Hobbes, doga durumunu surekli bir savas durumu olarak resmeder. Doganin insani icine soktugu korunmasiz durum, bireylerde birbirlerine karsi guvensizlik ve rekabet hisleri uyandirir. Bireyler, diger bireylere ve hatta kendi aile fertlerine dahi guvensizlik besler. Guvensizlik hissi engellenemez sekilde guc kullanma arzusu ve savas durumunu dogurur. Herkesin birbirinden suphe duydugu, gucu yeteni egemenligi altina almak arzusu uyandiran bu savas durumu, medeniyete ve hatta yasama dair gerceklestirilecek herhangi bir eylemi gereksiz kilar. Hobbes'un doga durumu, insanin kendi disindaki tum dunyadan suphe edip korktugu ve kendi cani da dahil olmak uzere sahip oldugu, her seyi kaybetme korkusuyla hareket ettigi bir durumdur. (2) Bireyler arasindaki uzlasmazliklarin temel nedeni ayni anda ayni seyi elde etme arzularidir. Herkes, elinde bulundurdugu seye yalnizca elinde tutabildigi surece sahiptir. Bolusulemeyen seye kimin sahip olacagina guclu olan karar verir. Guclu olanin kim oldugu ise mucadele ile belirlenir. Herkesin gucu ve iradesinin otesinde egemen bir gucun varligi soz konusu olmadikca, doga durumu bir savas durumundan baska bir sey olamaz. (3)

Diger bir sozlesmeci olan John Locke'ta doga durumu baslangicta bir savas durumu degildir. (4) Locke'un doga durumu esitlik ve ozgurluk kavramlariyla ozdeslestirilen, bariscil bir durumdur. Bireyler eylemlerini diledikleri gibi duzenleme ve mulkleriyle uygun gordukleri tasarrufta bulunma ozgurlugune sahiptir. Bunun yaninda, esit bireylerdir ve birbirleri arasinda herhangi bir egemenlik bagi bulunmaz. Insanlarin esit ve ozgur bir bicimde yasamalarini olanakli kilan ve bu noktada Locke'un doga durumunu Hobbes'un savas durumundan ayiran temel fark doga yasalaridir. Locke tum bireylerin doga yasalariyla sinirli oldugunu varsayar. Doga yasalarini ihlal edenler istisnalardir ve varliklari doga durumunda suregelen baris haline zarar vermez. Barisin hakim oldugu doga durumunda dengelerin bozulmasi ve bunun sonucunda bir toplumsal duruma gecisin zorunlulugu, uygarlik seviyesinin yukselmesi ve paranin bulunmasiyla kendini gosterir. O zamana kadar kendine yeterli miktarla yasayan birey icin birikim mumkun oldugu andan itibaren huzur ortadan kalkar ve insanlar daha fazlasini istemeye baslar. Bireylerin buyuk bolumu doga yasalarina uyma egilimden vazgecer. Birikim nedeniyle bireyler arasindaki esitlik bozulur ve bu esitsizlik engellenemez bir bicimde Hobbes'unkine benzer bir savas durumunu yaratir. (5) Bu savas durumunda bireylerin (yasama, saglik, ozgurluk ve sahiplenme haklarini da iceren genis anlamda) mulkiyet haklari olsa da, bu haklari kullanabilecekleri olanaklari kisitli ve surekli tehdit altindadir. (6)

Jean Jacques Rousseau (7) ise doga durumunu, sinirli yetenek ve isteklerle donanmis bireylerin yasadigi ilkel bir donem olarak tanimlar. Bireyler, yalnizca yasamlarini surdurmek icin gerekli olan temel ihtiyaclarini gidermek isterler. Insan ihtiyaclari sinirli oldugu icin kaynak bollugu vardir ve bu nedenle Hobbes'un dogal savas durumuna benzer bir durum soz konusu degildir. Insan gelismemis bir varliktir ve ihtiyaclarini karsilayabildigi icin mutludur. Ancak insan aklinin gelismesi, bununla beraber ihtiyaclarinin artmasi ve cesitlenmesi Rousseau'nun mutlu doga durumunu bozar. Arzular ve ihtiyaclarin cesitlenmesi, bireylerin artik kendi kendilerine yetememesine ve sonucta da ortaklasa urunler ortaya koymaya basladiklari bir durumu dogurur. Boylece birikim ortaya cikar ve esitlik kaybolur. Mulkiyetin ortaya cikmasi beraberinde esitsizligi getirdigi icin huzurlu doga durumu sonsuza dek kaybolur.

Doga durumu, her ne kadar kurgusal olsa da, tarihsel anlamda sanayilesme ve ekolojik kriz oncesi bir donemi ifade eder. Doga durumu kavramlastirmasinda, uc dusunur icin de farkli anlamlar bulmak mumkundur. Hobbes'un yorumunda doga durumundan kacis, zor, acili ve kisa bir yasamin tek alternatifidir. Aydinlanmaci vahsi doga kavrayisini andirarak Baconvari bir doga durumu kurgusu yaratir. Doga durumu insana ve insani olana uzak, medeni yasam icin elverissizdir. Descartes'in insan doga ikiligini Hobbes'un "doga durumu" ve "toplum durumu" tezatliginda gormek mumkundur. (8) Diger taraftan Locke'taki doga-toplum durumu ikiligi Hobbes'taki kadar birbirine zit bir bicimde kutuplastirilmaz. Doga durumunun ilk donemleri baris ve huzur ile iliskilendirilirken, doga olumsuz bir oge barindirmaz. Tersine doga durumunu yasanmaz kilan, servet birikimini mumkun kilan beseri gelisim ve bunun sonucunda esitsizligin ortaya cikisidir. (9)

Toplum sozlesmesi kuramcilarina gore insanlarin sahip olduklari hak ve ozgurlukleri kullanmalarini imkansizlastiran doga durumunun sonlandirilmasi bir zorunluluk, bir kacinilmazlik olarak belirmektedir. Toplumsal durum, kaotik ve kuralsiz doga durumunu tamamiyla sonlandiracak, bireylerin guven icinde yasama ortamlarini olusturacak bir durumdur. Bu durumda kisilerin her turlu saldiri ve tecavuze karsi endise etmelerini gerektirecek bir tehlike yoktur. Yurttaslar hak ve ozgurluklerinin bir kismindan vazgecmeyi ve karsiliginda bir otoritenin koydugu kurallar ve uyguladigi yaptirimlarin sinirlamasi icinde yasamayi kabul ederler. Boylelikle, yasamlari ve mulkleri devletin korumasi altina alinmis olur. (10)

Her ne kadar Hobbes ve Locke'un gorusleri bu noktaya kadar birbirine yakin bir seyir izlemis olsa da, gelistirdikleri dusuncelerin gunumuze yansiyan sonuclari birbirinden cok farkli hatta belki de karsit olarak nitelenebilir. Savas durumuna mudahale edip bireysel ozgurlukleri sinirlayacak bir devlete ihtiyac duyuldugu tartismasizdir, ancak devletin sinirlari meselesi Hobbes ile Locke'u karsi karsiya getirir. Hobbes guclu bir yonetimi devletin basinda gormekten memnundur oysa Locke'cu anlayis guclu bir yonetimin bireysel ozgurlukler onunde engel teskil edecegini savunur. Devlet olabildigince kucuk olmali ve bireylerin kendi hayatlarina ve geleceklerine yonelik kararlarina izin vermelidir. Devletin gorev taniminin genislemesi, insanlara zulum eden ve onlari kolelestiren bir yonetim riskini dogurur. Devletin gorev tanimi ne kadar genis olursa, kacinilmaz olarak bireysel ozgurlukler de o denli zayiflayacaktir.

Sinirli devlet anlayisi gunumuz politikalarina yansidigi olcude ekolojik sorunlar karsisindaki konumlanista da kendini gosterir. Liberaller devletin sorunlarin cozumune karismamasi, yalnizca gerekli duzenlemeleri gerceklestirip gerisini piyasa kosullarina birakmasi gerektigini savunur. Bu goruse gore serbest piyasa kosullari ihtiyaca cevap verecek sekilde sorunlarin kendiliginden cozulmesini saglayacaktir. (11) Eko-vergiler, kirleten oder prensibi, cevre dostu uretimin devlet eliyle tesviki gibi mekanizmalarla devletin insanlari daha yesil bir yasam tarzi benimsemeye tesvik edebilecegi yonunde gorusler, devletin duzenleyici islev ustlenmemesi gerektigi bicimindeki liberal tezlerle elestirilir. Jong (12), devletin piyasada yer almamasi gerektigini ancak duzenleyici bir rol ustlenmesi gerektigini savunur. Ornegin, devlet ruzgar tribunleri kurmamalidir ancak kirli elektrige yapilan subvansiyonlari kaldirmalidir. Bu sekilde sirketler kendiliginden ruzgar tribunleri kurma yoluna gidecektir. Devletin bahsedilen duzenleyici rolu tasimacilik, organik tarim, ucuz konutlar, enerji tuketiminin azaltilmasi ve artan sehirlesmenin onlenmesi gibi pek cok alanda etkili bir cozum sunabilecektir. Piyasa gercek maliyetleri yansittiginda ise devletin duzenleme mekanizmasi devreden cikabilecektir.

Diger taraftan devletin islevinin daha sinirli olmasi gerektigini savunan liberteryanlar, ekoliberal cevre politikalarini...

To continue reading

Request your trial

VLEX uses login cookies to provide you with a better browsing experience. If you click on 'Accept' or continue browsing this site we consider that you accept our cookie policy. ACCEPT